From the standpoint of ecology, Antarctica should be reserved solely for research, not for tourism or for commercial exploration.
- Ekoloji açısından, Antarktika turizm için ya da ticari keşif için değil, sadece araştırma için korunmalıdır.
In this place where empire and exploration meet, for every mystery we reveal, far more must remain unspoken.
- İmparatorluğun ve keşif gezisinin buluştuğu bu yerde, ortaya koyduğumuz her gizem için çok daha fazlasının söylenmeden kalması gerekir.
The aircraft was conducting aerial reconnaissance.
- Uçak havadan keşif yapıyor.
We were here on a reconnaissance mission.
- Biz bir keşif görevi için buradaydık.
The discovery took place on a warm August day in 1896.
- Keşif, 1896 yılında sıcak bir Ağustos gününde gerçekleşti.
They made a strange discovery.
- Garip bir keşif yaptılar.
That old book is a real find.
- O eski kitap gerçek bir keşiftir.
Poetry is an exploration, a revelation, and an invitation for dialogue.
- Şiir, bir keşif, bir vahiy ve diyalog için bir davettir.
The captain decided to send out a scout.
- Kaptan bir keşif gemisi göndermeye karar verdi.
I watched the expedition as it set off.
- Yola çıkarken keşif seferini izledim.
A British expedition conquered Everest in 1953.
- Bir İngiliz keşif heyeti 1953'te Everest'i fethetti.