I would really like to explore this cave.
- Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.
Mary has gone off to explore the mountain.
- Mary dağı keşfetmeye gitti.
He wants to explore the uninhabited island.
- O, ıssız ada keşfetmek istiyor.
I would really like to explore this cave.
- Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.
We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
Today I discovered that there's a movie called The Russians are coming! The Russians are coming!
- Bugün Ruslar geliyor! Ruslar geliyor! adında bir filmin olduğunu keşfettim.
He discovered a new star.
- Yeni bir yıldız keşfetti.
He enjoys exploring remote areas.
- Uzak bölgeleri keşfetmekten hoşlanır.
The Europeans began exploring the Americas in the late 15th century.
- Avrupalılar, Amerikaları 15. yüzyıl sonunda keşfetmeye başladılar.
I would really like to explore this cave.
- Ben gerçekten bu mağarayı keşfetmek istiyorum.
He hopes to explore the uninhabited island.
- Issız adayı keşfetmeyi umuyor.
We have yet to discover an effective remedy for cancer.
- Biz hâlâ kanser için etkili bir tedavi keşfetmek zorundayız.
The role of the historian is less to discover and catalog documents than to interpret and explain them.
- Tarihçinin rolü daha az keşfetmek ve onları çevirmek ve açıklamak yerine belgelerin kataloğunu hazırlamaktır.
Learning another language means discovering a new world.
- Başka bir dil öğrenmek, yeni bir dünya keşfetmek demektir.