Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
- Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
We're going to have to dig deep.
- Derin kazmak zorunda kalacağız.
How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing.
- Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
I aimed at a sparrow, but shot down a goose.
- Bir serçeye nişan aldım ama bir kaz vurdum.
Why does that goose sit on her eggs?
- O kaz niçin yumurtalarının üstünde oturuyor?
Tom continued digging.
- Tom kazmaya devam etti.
How horrible, fantastic, incredible it is that we should be digging trenches and trying on gas-masks here because of a quarrel in a far away country between people of whom we know nothing.
- Kim olduklarını bilmediğimiz insanların arasında, çok uzak bir ülkedeki savaş yüzünden burada gaz maskeleri denemek ve hendekler kazmak zorunda olmamız ne kadar korkunç, fantastik, inanılmaz.
Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
- Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
Children love to dig in the sand.
- Çocuklar kumda çukur kazmayı severler.
This machine can dig giant holes.
- Bu makine muazzam çukurlar kazabilir.
They're digging a hole.
- Onlar çukur kazıyorlar.
When spring comes, they dig up the fields and plant seeds.
- İlkbahar geldiğinde onlar tarlaları kazarlar ve tohumları ekerler.
The team excavates carefully for the archaeologists.
- Takım, arkeologlar için dikkatle kazar.
They're digging a hole.
- Onlar çukur kazıyorlar.
One man was seen digging with his bare hands.
- Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
We dug a hole in the ground.
- Yerde bir çukur kazdık.
The boy dug a grave for his dead pet.
- Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.
They watched the geese till it was dark.
- Onlar karanlık çökene kadar kazları izlediler.
My dear child, stay down here, otherwise the mean geese will bite you to death.
- Sevgili çocuğum, burada kal, yoksa zalim kazlar seni ölümüne ısırır.
A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
- Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
- Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.