Definition of kazan in Turkish English dictionary
- boiler
- cauldron
The cauldron was steaming and bubbling.
- Kazan, buhar çıkarıp köpürüyor.
The witch is stirring her cauldron.
- Cadı, kazanını karıştırıyor.
- (Gıda) batch
- (Gıda) cooker
- boiler; furnace (containing a boiler)
- kepçe: İstanbul kazan ben kepçe. I have searched all over Istanbul
- caldron, cauldron, large kettle
- caldron
- bowl
Who do you think will win this year's Super Bowl?
- Bu yılki final karşılaşmasın kimin kazanacağını düşünüyorsun?
Who won the Super Bowl?
- Amerikan futbolu şampiyonluğunu kim kazandı?
- cauldron, kettle; boiler, kier
- earn
His parents' view was that he was wasting his earnings on a silly girl.
- Ebeveynlerinin görüşü onun kazancını aptal bir kıza harcadığı idi!
He earns his living by teaching English.
- Hayatını İngilizce öğreterek kazanıyor.
- {f} won
The Netherlands have won the 2010 World Cup.
- 2010 Dünya Kupası'nı Hollanda kazandı.
Tom won $10,000 in the lottery.
- Tom piyangoda 10.000 dolar kazandı.
- {f} win
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
If the loser smiled the winner will lose the thrill of victory.
- Kaybeden gülümserse kazanan zaferin heyecanını kaybeder.
- kier
- {f} gaining
The city is gaining popularity as a major tourist destination.
- Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
The ominous thunderstorm in the distance was gaining speed and strength.
- Uzaktaki uğursuz bir fırtına hız ve güç kazanıyordu.
- {f} winning
That team has little, if any, chance of winning.
- O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
I'm sure of winning the championship.
- Ben şampiyonluğu kazanacağımdan eminim.
- {f} earned
He earned the money he needed to go to college.
- O, üniversiteye gitmek için ihtiyacı olan parayı kazandı.
He earned money by delivering newspapers.
- O, gazete dağıtarak para kazandı.
- {f} gain
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
- İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Ill-gotten gains are short-lived. The only way to make real money is to earn every penny.
- Haksız kazançlar kısa ömürlüdür.Gerçek para yapmanın tek yolu her kuruşu kazanmaktır.
- seether
- vessel
- (Tekstil) kettle
- gross
- kazan besleme
- boiler feed
- kazan boruları
- boiler tubes
- kazan dairesi
- (Askeri,İnşaat) stokehold
- kazan kaldırmak
- mutiny
- kazan kaldırmak
- revolt
- kazan levhası
- boiler plate
- kazan ocağı
- furnace
- kazan ocağı
- cyclone furnace
- kazan tatarları
- kazan tatars
- kazan taşı
- furring
- kazan taşı
- boiler scale
- kazan taşı
- incrustation
- kazan tesisi
- boiler plant
- kazan verimi
- boiler efficiency
- kazan-kazan
- win-win
- Kazan kazana dibin kara seninki benden kara demiş
- (Atasözü) - A faulty person should not criticize the other.- A pot (should not) call the kettle black
- kazan kaplama tahtası
- lag
- kazan suyu
- (Mühendislik) boiler water
- kazan.
- win
- kazan aksesuarı
- boiler accessories
- kazan arka sacı
- end plate
- kazan arka sacı
- boiler end plate
- kazan armatürleri
- boiler fittings
- kazan aynası
- flue plate
- kazan bacası
- boiler flue
- kazan basıncı
- boiler pressure
- kazan besi
- hardness test
- kazan besleme
- boiler feeding
- kazan besleme suyu
- boiler feeding water
- kazan beygirgücü
- boiler horsepower
- kazan bileşikleri
- boiler compounds
- kazan binası
- boiler house
- kazan borusu
- boiler tube
- kazan borusu
- uptake
- kazan bölümü
- boiler section
- kazan ceketi
- boiler jacket
- kazan dairesi
- stokehole
- kazan dairesi
- boiler room; furnace room; stokehold
- kazan dairesi
- (gemi) stokehold
- kazan dairesi
- boiler house, boiler room
- kazan dekatir makinesi
- kier-decatizing machine
- kazan denemesi
- boiler test
- kazan dikişleri
- boiler seams
- kazan dilimi
- boiler section
- kazan domları
- boiler drums
- kazan donanımı
- boiler fittings
- kazan donatımlığı
- boiler accessories
- kazan döşeği
- boiler foundation
- kazan dış sacı
- boiler shell
- kazan fırçası
- (İnşaat,Teknik) boiler brush
- kazan gövdesi
- boiler shell
- kazan gövdesi
- boiler drum
- kazan gövdesi
- boiler casing
- kazan gücü
- boiler power
- kazan gücü
- boiler capacity
- kazan imalatçısı
- boiler maker
- kazan iç basıncı
- boiler pressure
- kazan kaldırmak
- 1. hist. (for the Janissaries) to overturn the caldrons (as a sign of mutiny). 2. (Konuşma Dili) to rebel; to mutiny
- kazan kaldırmak
- to mutiny, to revolt, to rebel against
- kazan kapasitesi
- boiler rating
- kazan kapasitesi
- boiler capacity
- kazan kaplaması
- boiler covering
- kazan kontrolleri
- boiler controls
- kazan kontrolü
- boiler inspection
- kazan kömürü
- boiler coal
- kazan köpürmesi
- boiler foaming
- kazan mahfazası
- boiler shell
- kazan mevcudu
- the number of soldiers for whom meals are prepared on a given day
- kazan mevcudu
- (Askeri) ration strength
- kazan mevcudu
- (Askeri) strength for rations
- kazan montajı
- boiler mounting
- kazan nipeli
- boiler nipple
- kazan ocağı
- boiler furnace
- kazan patlaması
- boiler explosion
- kazan payandaları
- boiler stays
- kazan sacı
- boiler sheet
- kazan silindiri
- boiler drum
- kazan su bölümü
- boiler water leg
- kazan sütü
- (Gıda) vat milk
- kazan taşı
- kazantaşı
- kazan taşı
- scale
- kazan temizleme
- boiler cleaning
- kazan tesisatı
- boiler-plates
- kazan testi
- boiler test
- kazan teçhizatı
- boiler mountings
- kazan verimleri
- boiler efficiencies
- kazan yan bölmesi
- sideboard bowl
- kazan yapıcı
- boilersmith
- kazan yapısı
- boiler house
- kazan yüklenmesi
- boiler loading
- kazan çamuru
- boiler slurry
- kazan çamuru
- boiler deposit
- kazan çamuru
- boiler sludge
- kazan çamuru
- boiler slurry, boiler sludge
- kazan ön aynası
- front tube plate
- kazan ön aynası
- front tube sheet
- kazan ünitesi
- boiler unit
- kazan ızgarası
- boiler grate
- kafası kazan
- (gibi) olmak for one's head to be ringing (from noise); to feel fuddled (after a lot of mental effort)
- kafası kazan olmak
- to get mixed-up, to get confused
- kazanlar
- boilers
- kazan dairesi
- boiler room
- kazan dairesi
- boiler house
- alev borulu kazan
- fire tube boiler
- alev borulu kazan
- (İnşaat) flue boiler
- alev-duman borulu kazan
- fire tube boiler
- bakır kazan
- copper boiler
- bilgi kazan
- gain knowledge
- boru kazan
- pipe boiler
- dikey kazan
- vertical boiler
- dilimli kazan
- sectional boiler
- duman borulu kazan
- fire-tube boiler
- duman borulu kazan
- smoke tube boiler
- elektrikli kazan
- electric boiler
- elle yakılan kazan
- hand-fired boiler
- emniyetli kazan
- safety boiler
- kuvvet kazan
- gain vigor
- kıvrık borulu kazan
- bent tube boiler
- paket kazan
- packaged boiler
- silindirik kazan
- cylindrical boiler
- tank kazan
- tank boiler
- yardımcı kazan
- donkey boiler
- yedek kazan
- auxiliary boiler
- çelik kazan
- steel boiler
- İstanbul kazan, ben kepçe
- (Konuşma Dili) I left no stone unturned in Istanbul