kaymak

listen to the pronunciation of kaymak
Turkish - English
slip
cream

Butter is made from cream. - Tereyağı kaymaktan yapılır.

glide
ski

I'm glad you enjoy skiing, but I guess it's just not my cup of tea. - Kaymaktan hoşlandığına sevindim ama sadece bu bana göre değil.

Skiing is a lot of fun. - Kaymak çok eğlenceli.

fuck
skiing

I'm glad you enjoy skiing, but I guess it's just not my cup of tea. - Kaymaktan hoşlandığına sevindim ama sadece bu bana göre değil.

Skiing is a lot of fun. - Kaymak çok eğlenceli.

move
(Gıda) turkish cream
creep
slid

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

change into
change
sashay
slither
skid
skimming
lay
flow away
skate

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

coasting
slide
(toprak) slump
cream; clotted cream
skimmings
glissade
lapse
prolapse
(ıslak zeminde) aquaplane
head
junket
curd

Tom drank curdled milk. - Tom kaymak tutmuş süt içti.

slumping
slump
buttermilk
creme
kaymak (bir yerden vb)
glide
kaymak ayırıcı
(Tarım) cream separator
kaymak ayırıcı
(Tarım) creamer
kaymak bağlamak
daydream
kaymak gibi
delicious
kaymak kıvamında olan
creamy
kaymak tabaka
(deyim) cream of the crop
kaymak tabaka
(deyim) upper-crust
kaymak tabaka
upper crust
kaymak am
Slider am
kaymak altı
skim milk
kaymak altı
skimmed milk, skim milk
kaymak ayırma aleti
separator
kaymak ayırıcı
cream separator, creamer
kaymak ağacı
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: Annonaceae) sweetsop, sugar apple
kaymak bağlamak
to form cream
kaymak bağlamak
to cream, to form cream
kaymak gibi
creamy
kaymak gibi
1. very white and smooth. 2. creamy and delicious
kaymak karıştırıcı
dasher
kaymak kireç
lime putty
kaymak kireç
lime paste
kaymak kireç
wet lime
kaymak kısmı
the fat
kaymak taşı
(Tabiat Doğa) (mineral, maden) [syn.: kaymak taşı, su mermeri, Bektaşi taşı, albatr] alabaster
kaymak tutmak
to form cream
kaymak tutmak
cream
kaymak ve sütlü dondurma
(Gıda) dairy ice cream
kaymak yağı
fresh butter
kaymak şekeri
a fondant candy
ayağı kaymak
slip
kayma
gliding
kayma
glide
kayma
slide
kayma
sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

kayma
{i} slipping

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

kayma
{i} skating

Tom and Mary went skating on the pond. - Tom ve Mary paten kaymak için gölete gittiler.

The ice is solid enough for skating. - Buz, kaymak için yeterince katıdır.

kayma
run off
kayma
(Bilgisayar) scroll
kayma
run
kayma
(Otomotiv) skidding
kayma
(Gıda,İnşaat) shear
yıldız kaymak
(star) to fall
kayma
{i} shift

Politics in this country is shifting towards the right. - Bu ülkedeki siyaset sağa doğru kaymaktadır.

Politics in this country is shifting towards the left. - Bu ülkedeki siyaset sola doğru kaymaktadır.

kayma
skid
kayma
slippage
bir alana kaymak
shifting to another field

Sonrasında bu alana kaydı.

glitt ist geglitten kaymak
Slider ist glitt geglitten
kayma
slip

This kind of shoe is apt to slip on wet ground. - Bu tür ayakkabı ıslak zeminde kayma eğilimindedir.

My glasses started to slip down my nose. - Gözlüğüm burnumdan aşağı kaymaya başladı.

kayma
slıp

She walked slowly so she wouldn't slip. - Kaymamak için yavaşça yürüdü.

Be careful not to slip! - Kaymamak için dikkatli ol.

yıldız kaymak
(A star) shoot. "Shooting star"
ayağı kaymak
to lose one's footing
ayağı kaymak
loose one's footing
ayağı kaymak
miss one's footing
eli kaymak/kurtulmak
lose one's grip
elinden kaymak
slip down from one's hands
gönülü kaymak
to love, feel attraction for
gözü kaymak
a) to look unwillingly b) to be slightly cross-eyed
habe etmek/kaymak/uçlanmak
slang to get one's fill, get enough to eat
hayatı kaymak
to be ruined
hayatı kaymak
go to the dogs
içeri kaymak
slip in
kayma
cin. ghost image
kayma
a children's game
kayma
slipping, slip, slide
kayma
cin. misframe
kayma
creep
kayma
creepage
kayma
slide, sliding, slip
kayma
dislocation
kayma
veya gliding
kayma
glissando
kayma
prolapse
kuru kaymak
clotted cream, Devonshire cream
kızak kaymak
to slide on ice, to skate
kızakla kaymak
toboggan
kızakla kaymak
to sledge, to sled
kızakla yokuştan kaymak
coast
paten kaymak
to skate
patenle kaymak
skate
sağa kaymak
to move toward a right-wing position, shift towards the right
tekerlekli patenle kaymak
roller skate
tekerlekli patenle kaymak
roller-skate
yana kaymak
skid
yağ gibi gitmek/kaymak
(for a vehicle) to ride smoothly, have a smooth ride
yelpazeleyerek kaymak
wedel
yıldız akmak/kaymak/uçmak
for a shooting star to fall
English - English
a creamy dairy product, similar to clotted cream, made in the Balkans, Turkey, the Middle East, Central Asia, Iran, Afghanistan, and India. It is made from the milk of water buffalos in the East or of cows in the West
Turkish - Turkish
Yerini değiştirmek: "Ayağımın altından geminin sacları muz kabuğu gibi kayıyordu."- S. F. Abasıyanık
Kurtulmak
"İstemeden bir şey yapmak" anlamıyla bazı deyimlerde geçer
Sütün yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman
Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek
Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek: "Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı."- O. C. Kaygılı
Yerini değiştirmek
Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek
Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, yoğun yağlı katman
Durum değiştirmek
Anlamı değişmek
Afyonkarahisar'a özgü bir süt ürünü
Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek
Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak
Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
Cinsel ilişkide bulunmak
(Osmanlı Dönemi) MEÂL
(Osmanlı Dönemi) ZÜBBAD
zılak
(Osmanlı Dönemi) ZÜBDE
akınmak
kaymak kağıdı
Özen isteyen baskılarda kullanılan, düzgün, parlak, pürüzsüz kâğıt, kuşe kâğıdı, papyekuşe
kaymak tabakası
Bir toplumun seçkin ve zengin kesimi, kaymak takımı
kaymak takımı
Kaymak tabakası
kaymak taşı
Parlatılmaya elverişli, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir tür mermer, su mermeri, albatr
kayma
Kaymak (II) işi
kayma
Herhangi bir sebeple filmin atlaması veya görüntünün perdeye tam olarak gelmemesi
kayma
Kaymak işi
kaymak
Favorites