kaymış

listen to the pronunciation of kaymış
Turkish - English
offset
slipped

Thomas almost slipped. - Thomas neredeyse kaymıştı.

kaymış disk
slipped disc
kaymış disk
slipped disk
kay
{f} skiing

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

I may go skiing at Zao next month. - Gelecek ay Zao'da kaymaya gidebilirim.

kay
{f} skid

The police car skidded to a stop. - Polis arabası kayarak durdu.

The patrol car skidded to a stop. - Devriye arabası kayarak durdu.

kay
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

kay
{f} ski

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

kay
slid

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide. - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

yerinden kaymış disk
(Tıp) slipped disk
kay
{f} glide

Tom glided across the ice effortlessly. - Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.

The skaters glided across the ice. - Patenciler buzun üzerinde kaydı.

kay
{f} slip

He slipped and nearly fell. - O kaydı ve neredeyse düşecekti.

Tom slipped on the ice and fell down. - Tom buzda kaydı ve düştü.

kay
{f} slipping

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

kay
{f} skating

Which is easier, skiing or skating? - Hangisi daha kolaydır, kayak mı yoksa buz pateni mi?

I would not go skating today. - Bugün kayak yapmaya gitmedim.

kay
{f} sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

kay
{f} skate

Tom decided to give up skateboarding after his accident. - Tom kazadan sonra kaykay yapmaktan vazgeçmeye karar verdi.

The ice is too thin to skate on. - Buz kaymak için çok ince.

kay
slither

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

kay
flow away
kay
{f} shift

By studying the Doppler shift of different galaxies, scientists have concluded that all of the galaxies are moving away from each other. - Bilim adamları farklı galaksilerin Doppler kaymalarını inceleyerek galaksilerin tümünün birbirlerinden uzaklaştıkları sonucuna vardılar.

Politics in this country is shifting towards the right. - Bu ülkedeki siyaset sağa doğru kaymaktadır.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

Sledding is very easy. All you have to do is sit down tight and let it slide. - Kızakla taşımak çok kolaydır. Yapman gereken tek şey sıkı oturmak ve onu kaydırmaktır.

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
English - English

Definition of kaymış in English English dictionary

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Turkish - Turkish

Definition of kaymış in Turkish Turkish dictionary

KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru
kaymış
Favorites