kaydetme

listen to the pronunciation of kaydetme
Turkish - English
booking
enrollment
transcription
write down
recording; registration
(Hukuk) enrollment, registration
registration
(Bilgisayar) save

You must save your files on a CD. - Dosyalarınızı bir CD'ye kaydetmelisiniz.

I didn't save the document. - Dökumanı kaydetmedim.

(Bilgisayar) record

You must record his speech. - Onun konuşmasını kaydetmelisin.

The biologists used a hydrophone to record whale calls. - Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.

enroll

You should have enrolled your children months ago. - Çocuklarını aylar önce kaydetmeliydin.

enlisting
(Ticaret) register

Is it too late for us to register? - Kaydetmemiz için çok geç mi?

Where should we register? - Nerede kaydetmeliyiz?

post
(Ticaret) reporting
enrolment
writedown
logging
listing
kaydetmek
register

Have you come to register a crime? - Bir suçu kaydetmek için mi geldin?

kaydetmek
{f} record

The biologists used a hydrophone to record whale calls. - Biyologlar balina aramaları kaydetmek için bir hidrofon kullandı.

A group of scientists stood by, ready to record the experiment. - Bir grup bilim adamı deneyi kaydetmek hazır bekledi.

kaydetme yoğunluğu
recording density
kaydetmek
(Bilgisayar,Teknik) save

Would you like to save the game? - Oyunu kaydetmek ister misiniz?

kaydetmek
enroll
kaydetmek
check in
kaydetmek
write down
kaydetmek
{f} tape
kaydetmek
enrol
kaydetmek
make a record of
kaydetmek
(Ticaret) indicate
kaydetmek
note something down
kaydetmek
set something down
kaydetmek
set
kaydetmek
take something down
kaydetmek
put
kaydetmek
chart
kaydetmek
have something taped
kaydetmek
take
kaydetmek
note
kaydetmek
keep an account of
kaydetmek
mark down
kaydetmek
jot
kaydetmek
write something down
kaydetmek
transcribe
kaydetmek
journalise
kaydetmek
registered
kaydetmek
(Politika, Siyaset) inventory to
kaydet
{f} tape recorded
kaydet
make a record of
kaydet
{f} record

You must record his speech. - Onun konuşmasını kaydetmelisin.

She recorded a few sentences. - Birkaç cümle kaydetti.

kaydet
{f} recorded

The camera recorded nothing. - Kamera hiçbir şey kaydetmedi.

I recorded a rugby game on videotape. - Bir rugby maçını video kasete kaydettim.

kaydet
{f} recording

Aren't you recording this? - Bunu kaydetmiyor musun?

Aren't you recording us right now? - Bizi şimdi kaydetmiyor musun?

kaydet
enroll

Fadil's parents enrolled him in a prestigious school in Cairo. - Fadıl'ın ailesi onu Kahire'deki prestijli bir okula kaydetti.

They enrolled him as a jury member. - Onu bir jüri üyesi olarak kaydettiler.

kaydet
save

I forgot to save the file before switching off. - Kapatmadan önce dosyayı kaydetmeyi unuttum.

In which folder did you save the file? - Dosyayı hangi klasöre kaydettin?

kaydet
{f} enrolling
kaydet
tape record
kaydet
{f} registered

The thermometer registered minus ten last night. - Dün gece termometre eksi on derece kaydetti.

Have you registered that here? - Onu buraya kaydettiniz mi?

kaydetmek
take down
kaydetmek
enter
kaydetmek
get down
kaydetmek
allude
kaydetmek
clock up
kaydetmek
{f} book
belge kaydetme
(Bilgisayar) document saved
geç kaydetme
postentry
kaydet
prerecord
kaydet
{f} register

Where should we register? - Nerede kaydetmeliyiz?

When did they register the names of the members? - Üyelerin adlarını ne zaman kaydettiler?

kaydetmek
tape record
kaydetmek
(sırasıyla) chronicle
kaydetmek
sports to chalk up, score, make
kaydetmek
to enroll, register
kaydetmek
list
kaydetmek
to record (with a tape recorder)
kaydetmek
inscribe
kaydetmek
to take notice of; to keep in mind
kaydetmek
to record, enter, write down
kaydetmek
to state, note
kaydetmek
enlist
kaydetmek
to enrol, to enroll, to register; to write sth down, to take sth down, to note sth down, to set sth down, to enter; (ses, müzik, vb.) to record
kaydetmek
(program) transcribe
kaydetmek
set down
kaydetmek
(Hukuk) to note, to record, to register
kaydetmek
calendar
kaydetmek
have smth. taped
kaydetmek
{f} matriculate
kaydetmek
chronicle
kaydetmek
inventory
çoklu kaydetme
multiple recording
Turkish - Turkish
Kaydetmek işi
derç
Kaydetmek
derç
Kaydetmek
yazmak
Kaydetmek
derç etmek
kaydetmek
Olumlu sonuç almak
kaydetmek
Belirtmek, söylemek
kaydetmek
Hatırlamak için yazmak, not etmek
kaydetmek
Hatırlamak için yazmak, not etmek: "Önüne bir şeyler kaydederken görür gibiyim."- S. F. Abasıyanık
kaydetmek
Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek
kaydetmek
Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek
kaydetmek
Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek
kaydetmek
Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek
English - Turkish

Definition of kaydetme in English Turkish dictionary

kaydet
save
kaydet
record
kaydetme
Favorites