kaydırmaca

listen to the pronunciation of kaydırmaca
Turkish - English
(Sosyoloji, Toplumbilim) catachresis
A misuse of a word; an application of a term to something which it does not properly denote
A misapplication or overextension of figurative or analogical description; a wrongly-applied metaphor or trope
{n} the abuse of a trope
The misuse of words; applying a term to something which it should not properly desribe
Shak
"Her voice was but the shadow of a sound
Misuse or abuse of words; the use of the wrong word for the context, as atone for repent, ingenuous for ingenious, or a forced trope in which a word is used too far removed from its true meaning, as "loud aroma" or "velvet beautiful to the touch " (See also Enallage, Malapropism, Mixed Metaphor, Oxymoron, Paradox, Solecism, Synesthesia)
" Young
A figure by which one word is wrongly put for another, or by which a word is wrested from its true signification; as, "To take arms against a sea of troubles"
harsh metaphor involving the use of a word beyond its normal function, usually incorrectly See also: metaphor
Young
{i} misuse of words; stretching a metaphor, using a word inaccurately in a metaphorical way
strained or paradoxical use of words either in error (as `blatant' to mean `flagrant') or deliberately (as in a mixed metaphor: `blind mouths')
an eccentric metaphor
kay
{f} skiing

He broke his leg skiing. - Kayak yaparken bacağını kırdı.

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kayak yapmaya tercih ederim.

kay
{f} skid

The patrol car skidded to a stop. - Devriye arabası kayarak durdu.

The speeding vehicle skidded and crashed head-on into the rear-end of a truck before the driver could say Jack Robinson. - Hız aracı Jack Robinson diyemeden önce kaydı ve bir kamyonun arkasına direkt çarptı.

kay
rise

This river rises in the mountains in Nagano. - Bu nehir Nagano dağlarından kaynaklanır.

Does depreciation of the yen give rise to inflation? - Yenin değer kaybetmesi enflasyona neden olur mu?

kay
{f} ski

I prefer swimming to skiing. - Yüzmeyi kaymaya tercih ederim.

I may go skiing at Zao next month. - Gelecek ay Zao'da kaymaya gidebilirim.

kay
slid

Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open. - Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.

Alice slid down the long slide. - Alice uzun yoldan kaydı.

kay
{f} glide

The skaters glided across the ice. - Patenciler buzun üzerinde kaydı.

Tom watched the skaters glide across the ice. - Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.

kay
{f} slip

Tom slipped on ice and broke his hip last winter. - Geçen kış Tom buzda kaydı ve kalçasını kırdı.

He slipped and nearly fell. - O kaydı ve neredeyse düşecekti.

kay
{f} slipping

Wear boots to avoid slipping. - Kaymayı önlemek için çizmeler kullanın.

The wolf peered around the corner before slipping silently into the woods. - Kurt sessizce ormana kaymadan önce dikkatle köşeye baktı.

kay
{f} skating

I would not go skating today. - Bugün kayak yapmaya gitmedim.

Which do you like better, skating or skiing? - Hangisini daha çok seversin, paten yapmayı mı yoksa kayak yapmayı mı?

kay
{f} sliding

When I was a child, I used to like sliding down the staircase banister. - Çocukken merdivenden kaymak hoşuma giderdi.

The children were sliding on the ice. - Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.

kay
{f} skate

Tom decided to give up skateboarding after his accident. - Tom kazadan sonra kaykay yapmaktan vazgeçmeye karar verdi.

How well he can skate. - Ne kadar güzel kayıyor.

kay
slither

Tom saw a snake slither across the path. - Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.

The slippery snake slithered right out of his hand. - Kaygan yılan onun tam elinin dışına kaydı.

kay
flow away
kay
{f} shift

Politics in this country is shifting towards the right. - Bu ülkedeki siyaset sağa doğru kaymaktadır.

Politics in this country is shifting towards the left. - Bu ülkedeki siyaset sola doğru kaymaktadır.

kay
{f} gliding
kay
{f} slide

If you whip the steering wheel around like that on a snowy road, the car is going to go into a slide. - Karlı bir yolda direksiyonu o şekilde çevirirsen, kayarsın.

In our park, we have a nice slide for children to play on. - Bizim parkta çocukların oynaması için güzel bir kaydırağımız var.

kay
cay
kay
glissade
kay
prolapse
English - English

Definition of kaydırmaca in English English dictionary

Kay
A short form of Katherine and other female names beginning with a "K"; popular as a middle name
Kay
A male given name derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
kay
Abbreviation of okay
kay
The name of the Latin script letter K/k
Kay
In Arthurian legend, the foster brother and steward of King Arthur. The letter k. Boyle Kay Kay Alan Kay John Kay Ulysses Simpson
Kay
short form of Katherine and other names beginning with a "K";popular as a middle name
Kay
derived from the surnames, or from a rare medieval given name ( as the Sir Kay of Arthurian legend ), Welsh Cai, Latinized as Caius, related to the modern male name Kai
Kay
A surname derived from several Old and Middle English words; also adopted by immigrants whose surnames began with a K
Kay
{i} female first name; family name
kay
The letter k
Turkish - Turkish

Definition of kaydırmaca in Turkish Turkish dictionary

KAY
(Osmanlı Dönemi) Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.Âlim-i mürşid koyun olmalı; kuş olmamalı. Koyun, kuzusuna süt; kuş, yavrusuna kay verir. M
kay
Yağmur, yaz yağmuru
kay
Yağmurlu hava
kay
(Osmanlı Dönemi) hazmolmamış gıda. Hazmedilmemiş yiyecek
kay
Kusma
kay
Yaz yağmuru
kaydırmaca
Favorites