Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
- Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
A day without smiling is a day lost.
- Gülümseme olmayan bir gün, kaybedilmiş bir gündür.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.
Tom never loses his cool.
- Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.
Don't lose confidence, Mike.
- Güvenini kaybetme, Mike.
Losing his balance from a sudden gust of wind, the tightrope walker fell to his death.
- Ani bir fırtınadan dengesini kaybettiği için, ip cambazı ölümüne düştü.
I can't talk with my father without losing my temper.
- Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.
I've lost all my money.
- Bütün paramı kaybettim.
Tom lost no time in parting with the money.
- Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.
I've mislaid my watch.
- Kol saatimi kaybettim.