kaybediş

listen to the pronunciation of kaybediş
Turkish - English
{i} losing
That loses or lose, or has or have lost

Being on the losing team is disappointing.

Present participle of lose
Causing or incurring loss; as, a losing game or business
Given to flattery or deceit; flattering; cozening
{i} misplacing
The action of the verb to lose
kaybet
lose

Tom never loses his cool. - Tom soğukkanlılığını asla kaybetmez.

Don't lose confidence, Mike. - Güvenini kaybetme, Mike.

kaybet
mislay
kaybet
{f} losing

I can't talk with my father without losing my temper. - Kendimi kaybetmeden babamla konuşamam.

I'm not worried about losing my job. - İşimi kaybetme hakkında endişeli değilim.

kaybet
{f} lost

Tom lost no time in parting with the money. - Tom parayı elden çıkarmak için zaman kaybetmedi.

They lost no time in leaving their home. - Evlerinden ayrılırlarken zaman kaybetmediler.

kaybet
forfeit
kaybet
mislaid

I've mislaid my watch. - Kol saatimi kaybettim.

kaybediş
Favorites