Turkish - English
Definition of kavurma in Turkish English dictionary
- roasting; fried meat; roasted, fried
- roasted
- roasting
- braised meat
- fried meat
- fried
- (Kimya) roast
- calcining
- torrefaction
- (Nükleer Bilimler) calcination
- kavurma fırını
- roasting furnace
- kahve kavurma tavası
- (Gıda) coffee roaster
- kavurmak
- dry
- kavurmak
- nip
- kavurmak
- (Gıda) brown
- kavurmak
- roast
- kavurmak
- scorch
- kavurmak
- sear
- çoban kavurma
- shepherd roasting
- kavurmak
- parch
- kavurmak
- torrefy
- kavurmak
- (for wind, cold) to wither, blast; (for the sun) to parch, scorch
- kavurmak
- parboil
- kavurmak
- (bitki) blast
- kavurmak
- bake
- kavurmak
- to roast, to fry; to scorch, to blast, to parch, to blight, to sear
- kavurmak
- blast
- kavurmak
- scathe
- kısmi kavurma
- partial roasting
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kavurma in Turkish Turkish dictionary
- Kavurmak işi
- Kendi yağıyla pişirilip kavrulduktan sonra yenen veya dondurulup saklanan et
- Kendi yağıyla pişirilip kavrulduktan sonra yenen veya dondurulup saklanan et: "Sinide haşlanmış ve ikiye kesilmiş yumurtalar, yeşil soğanlar, tulum peynirleri, kavurmalar vardı."- T. Buğra
- Tencerede pişirilip kendi yağıyla kızartıldıktan sonra dondurulup saklanan et
- Kavrulmuş olan
- çiliğani
- sızgıt
- kavurmak
- Çok üzmek, yakmak, mahvetmek
- kavurmak
- Kurutmak; yakmak
- kavurmak
- Rüzgâr, soğuk, sıcak vb. kurutmak, yakmak. Çok üzmek, yakmak, mahvetmek: "Memleketi kavuran kıtlık buranın semtine uğramamıştır."- H. R. Gürpınar
- kavurmak
- Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek
- kavurmak
- Bir şeyi bir kabın içinde su katmadan kızartarak pişirmek: "Madenden bir kap içine bunları koyup kavuracağız."- S. Birsel
Related Terms
kavurma
Hyphenation
ka·vur·maPronunciation
Resimler
History
Favorites