kavuşmak

listen to the pronunciation of kavuşmak
Turkish - Turkish
Varmak, ulaşmak
Katılmak: "Fırat ve Dicle gibi yan yana akıyorlar, sonra birbirine kavuşuyorlar."- Y. K. Beyatlı
Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek: "Vakitsiz kötürümleşen ruh, onun mucizesiyle ısındı, kımıldandı, doğruldu; bir sağlığa kavuşuyordu."- R. E. Ünaydın
Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek: "Biz 1923'te bir Mustafa Kemal'e kavuşmasaydık, gelecek zamanlara doğru yollarımızı tıkayan aşılmaz setleri yıkamazdık."- F. R. Atay
Batmak
Güneş batmak
Yokluğu çekilen veya çok istenen bir şeye erişmek, onu elde etmek
Katılmak
Ayrı kalınan, sevilen bir kimseyle bir araya gelmek, onu yeniden görmek
Bir araya gelmek, birleşmek
buluşmak
felaha kavuşmak
Kurtulmak, kurtuluşa ermek
Kavuşma
visal
Kavuşma
vuslat
kavuşma
Batma
kavuşma
Mantar ve yosun sınıfından bazı aşağı bitkilerde, yeni bir birey oluşturmak için iki ayrı hücrenin birleşmesi
kavuşma
Kavuşmak işi, buluşma, telâki
kavuşma
Erişme, elde etme
kavuşmak
Favorites