kavratmak

listen to the pronunciation of kavratmak
Turkish - English
to get (someone) to comprehend
to cause (someone) to grasp/clutch
kavra
(Bilgisayar) grip

She gripped my arm tightly. - O, kolumu sıkıca kavradı.

He gripped the tennis racket tightly. - Tenis raketini sıkıca kavradı.

kavra
{f} clutch

He clutched her arm firmly. - O kolunu sıkıca kavradı.

kavra
ideate
kavra
{f} grasping
kavra
{f} grasp

He tried to grasp the rail. - O, demiryolunu kavramaya çalıştı.

The problem is beyond my grasp. - Sorun benim kavramamın ötesinde.

Turkish - Turkish
Kavramasını sağlamak
KAVRA
(Osmanlı Dönemi) Geniş yer
kavratma
Kavratmak işi
kavratmak
Favorites