Definition of katmak in Turkish English dictionary
- add
- include
- affiliate
- to add; to mix in, to mingle; to incorparate, to include; to count sb/sth in; to send with; to annex
- incorparate
- annex
- (İnşaat,Teknik) admix
- work into
- (Bilgisayar) embed
- mix into
- (İnşaat) dope
- incorporate into
- embody
- integrate into
- commingle
- work in
- eke out
- send with
- attach to
- mix in
- impart
- inject
- count in
- put on
- incorporate in
- entrain
- (deyim) put to
- interfuse
- mix
- ally
- put in
- tack
- number
- join
- mingle
- superadd
- run in
- interpolate
- adjoin
- incorporate
- load
- integrate
- to mate (a male animal) to (a female); to turn (a male animal) into (a flock)
- append
- to add, mix in
- to annex (something) (to)
- inosculate
- tinge
- merge
- (Hukuk) annexe
- weave
- amalgamate
- compound
- lend
- weight
- kat
- {i} storey
All storeys of the house are made of wood.
- Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.
I live on the top floor of a six storey apartment block.
- Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
- hesaba katmak
- regard
- hesaba katmak
- consider
That's a lot to consider.
- O hesaba katmak için çok fazla.
- kat
- {i} fold
Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
- kat
- {i} floor
The library is on the 4th floor.
- Kütüphane 4. kattadır.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
- hesaba katmak
- take into account
- kat
- story
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
I live in a two story house.
- Ben iki katlı bir evde yaşarım.
- topraklarına katmak
- annex
- kat
- ply
- kat
- stair
The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house.
- Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
- değer katmak
- enrich
- hesaba katmak
- count
- kat
- {i} fall
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
- katma
- additional
- katma
- (Biyokimya) insertion
- katma
- (Kanun) acquisition
- baharat katmak
- season
- kat
- times
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
Light travels around the earth seven and a half times a second.
- Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.
- kat
- slab
- kat
- flight
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
- kat
- film
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
- kat
- (Tekstil) layer (fabric)
- kat
- (Jeoloji) horizon
- kat
- (Tekstil) fabric
- kat
- (Bilgisayar) embed
- kat
- (Bilgisayar) cube
- katma
- (Denizbilim) addiction
- katma
- annex
- katma
- (Bilgisayar) embed
- katma
- inclusion
- katma
- input
- katma
- excess
- katma
- (İnşaat) additive
- kendine katmak
- absorb
- lezzet katmak
- give flavour
- madde katmak
- (İnşaat) dope
- zenginlik katmak
- enrich
- kat
- coat
The house looked wonderful with its fresh coat of paint.
- Ev taze boya katıyla harika görünüyordu.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
- kat
- crease
- kat
- flat
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
- kat
- layer
The upper ocean has warmed up much more than deeper layers.
- Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
- kat
- convolution
- kat
- stratum
- kat
- coating
- kat
- covering
- kat
- pucker
- kat
- tier
- kat
- multitude
- kat
- multiple
- kat
- admix
- katma
- adscititious
- katma
- attachment
- can katmak
- can include
- cana can katmak
- Enliven, make lively or spirited
- kat
- by the times
- katma
- added in
- acı katmak/koymak
- to add a peppery seasoning to (a food)
- alkol katmak
- spike
- anlam katmak
- give meaning to (someone)
- baharat katmak
- to season; to spice
- baharatını katmak
- season
- birbirine katmak
- snarl
- bire bin katmak
- (deyim) talk in telephone numbers
- bire bin katmak
- to exaggerate, make much of a trifle
- bire bin katmak
- make a mountain of a molehill
- bire bin katmak
- pile on the agony
- boyut katmak
- add dimension
- cana can katmak
- to delight greatly, increase one's pleasure
- cana can katmak
- to enliven, to refresh
- deneyimli işçilerin arasına niteliksizleri katmak
- dilute labor
- derte dert katmak
- to pile one trouble on another
- değişiklik katmak
- chequer
- duygu katmak
- add feeling
- geceyi gündüze katmak
- to work night and day, work very hard
- geceyi gündüze katmak
- to burn the midnight oil
- hesaba katmak
- figure on
- hesaba katmak
- allow
- hesaba katmak
- reckon among
- hesaba katmak
- make allowance for
- hesaba katmak
- (zarar) set off
- hesaba katmak
- to take into account, to take into consideration, to allow for sb/sth, to make allowances for, to reckon with, to take account of sth, to consider
- hesaba katmak
- take account of
- hesaba katmak
- reckon with
- hesaba katmak
- bargain for
- hesaba katmak
- reckon in
- hesabına katmak
- chalk up
- hesapa katmak
- to take (something) into account
- heyecan katmak
- spice
- ilaç katmak
- medicate
- içki katmak
- lace
- kat
- set (of clothes)
- kat
- presence, the presence of a distinguished personage
- kat
- time(s)
- kat
- floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
- kat
- (Matematik) multiple
- kat
- layer, stratum; fold
- kat
- story, floor, Brit. storey
- kat
- lap
- kat
- deck
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
- kat
- (dokuma) pile
- kat
- thicknesses
- kat
- superinduce
- kat
- double
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
- katma
- ling. adjunction
- katma
- adding
- katma
- supplemental
- katma
- annexation
- katma
- annextion
- katma
- affiliation
- katma
- supplementary
- katma
- infusion
- katma
- addition
- katma
- (Hukuk) add
- katma
- adding, addition; added, additional
- katma
- annexed
- katma
- admixture
- katma
- incorporation
- katma
- addition, adding
- katma
- added
- katma
- {i} mixture
- krema katmak
- cream
- kum katmak
- sand
- kükürt katmak
- sulphuret
- kükürt katmak
- sulphurize
- kükürt katmak
- sulphurate
- lezzet katmak
- flavour [Brit.]
- lezzet katmak
- give flavor
- lezzet katmak
- zest
- lezzet katmak
- add zest to
- lezzet katmak
- flavor
- oksijen katmak
- oxygenate
- oksijen katmak
- oxygenize
- ortalıkı birbirine katmak
- to put everybody in a state of alarm and confusion; to stir up a ruckus
- ortalığı birbirine katmak
- to turn the place upside down
- ortalığı birbirine katmak
- send things flying
- oyuna kendinden espriler katmak
- gag up
- pişmiş aşa su katmak
- throw cold water on
- pişmiş aşa su katmak
- spoil things
- pişmiş aşa su katmak
- to upset the apple-cart
- pişmiş aşa su katmak
- upset smb.'s apple
- prestij katmak
- bring prestige
- prestij katmak
- add prestige
- renk katmak
- relieve
- renk katmak
- colour [Brit.]
- renk katmak
- color
- renk katmak
- embellish
- renk katmak
- adorn
- renk katmak
- to tinge
- renk vermek/katmak
- to liven up, enliven, add spice and zest to, give a novel touch to
- ruh katmak
- jazz up
- sigortaya başka birini daha katmak
- reinsure
- sos katmak
- sauce
- su katmak
- qualify
- su katmak
- water down
- su katmak
- reconstitute
- su katmak
- water
- su katmak
- add water
- tebeşir katmak
- chalk
- toprağa yeşillik katmak
- (gübre) plough back
- toprağa yeşillik katmak
- plow back
- tozu dumana katmak
- rise clouds of dust
- tozu dumana katmak
- kick up a dust
- tozu dumana katmak
- a) to rise clouds of dust b) to kick up a dust
- tozu dumana/toprağa katmak/karıştırmak
- 1. to run, raising a cloud of dust. 2. to kick up a dust, cause a commotion, make an uproar, raise a ruckus
- uyuşturucu katmak
- hocus