katlanma

listen to the pronunciation of katlanma
Turkish - English
bearing

Bearing can be unbearable. - Katlanma dayanılmaz olabilir.

endurance
sufferance
plication
being folded; endurance
being folded
stand

I will not stand for this. - Buna katlanmayacağım.

Tom tried to stand, but couldn't. - Tom katlanmaya çalıştı ama yapamadı.

folding
flexure
(Anatomi) duplicatus
katlanmak
put up with

We had no choice but to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçeneğimiz yoktu.

I shouldn't have to put up with this noise. - Bu gürültüye katlanmak zorunda olmamalıyım.

katlanmak
endure

It's hard to endure the boastings of the French. - Fransız palavralarına katlanmak zordur.

What can't be cured must be endured. - Çaresi yoksa katlanmak gerekir.

katlanmak
stand
katlanmak
bear

The only thing we could do was to bear with it. - Yapabileceğimiz tek şey ona katlanmaktı.

katlanmak
abide
katlanmak
tolerate
katlanmak
take
katlanmak
go through

Love is like the measles. We all have to go through it. - Aşk kızamık gibidir. Hepimiz ona katlanmak zorundayız.

katlanmak
undergo
katlanmak
to fold, to bend; to put up with, to bear, to stand, to endure, to tolerate, to abide
katlanmak
grin and bear it
katlanmak
{f} suffer
katlanmak
bend
katlanmak
hang on
katlanmak
medicine
katlanmak
collapse
katlanmak
dree
katlanmak
walk over
katlan
borne
katlanmak
bear with

The only thing we could do was to bear with it. - Yapabileceğimiz tek şey ona katlanmaktı.

katlanmak
stomach
katlanmak
stand for
katlanmak
abide by
katlanmak
fold
katlanmak
take it
katlanmak
accept
katlanmak
cope up
katlanmak
lump it
katlanmak
last out
katlanmak
face
katlanmak
lump
katlanmak
digest
katlanmak
brook
katlanmak
stick out
katlanmak
crease
katlanmak
do with
katlanmak
double
katlanmak
stick it
katlanmak
sit down under
katlanmak
stick
katlanmak
face up to
katlanmak
to bear, tolerate, endure
katlanmak
stand the racket
katlanmak
{f} sustain
katlanmak
take one's medicine
katlanmak
sweat out
katlanmak
putupwith
Turkish - Turkish
Katlanmak işi
Katlanmak
ihtiyar etmek
katlanmak
Katlama işi yapılmak
katlanmak
Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek
katlanmak
Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek: "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir."- F. R. Atay
katlanma
Favorites