The old man was sitting with his arms folded.
- Yaşlı adam kolları katlı oturuyordu.
He sat there with his arms folded.
- Kolları katlı orada oturdu.
I stood with my arms folded.
- Kollarım katlı durdum.
Tom is folding his laundry.
- Tom çamaşırlarını katlıyor.
The city's multi-story buildings built in the 1940's are in danger of collapse.
- Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
This is a multi-storey building.
- Bu çok katlı bir binadır.
When we visited London, we rode a double-decker bus across the city.
- Londra'yı ziyaret ettiğimizde kent genelinde çift katlı bir otobüse bindik.
Twins double the fun.
- İkizler eğlenceyi ikiye katlıyor.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
All storeys of the house are made of wood.
- Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.
Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket.
- Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.
Tom folded the paper before handing it to Mary.
- Tom kağıdı Mary'ye vermeden önce katladı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
- Ofis altıncı kata taşındı.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
Tom's knee hurts when he walks up or down stairs.
- Yukarı veya alt kata yürürken Tom'un dizi acıyor.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
She knows ten times as many English words as I do.
- O benimkinin on katı fazla ingilizce kelime biliyor.
Light travels around the earth seven and a half times a second.
- Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
They put a coat of paint on the chair.
- Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.
Tom left his coat downstairs.
- Tom ceketini alt katta bıraktı.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
The cerebral cortex is the brain's outer layer.
- Serebral korteks beynin dış katmanıdır.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
His revenue doubled after retirement.
- Onun geliri, emekli olduktan sonra iki katına çıktı.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.