The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
- Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
Your contribution to the school is tax-deductible.
- Okula katkıların vergiden düşürülebilir.
This stamp will be a good addition to my collection.
- Bu pul, benim koleksiyonum için iyi bir katkı olacak.
No additives have been added to this jam.
- Bu reçele hiçbir katkı maddesi eklenmemiştir.
The consumerist society contributes to a continuous increase in the amount of household waste.
- Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.
Each person who learns Esperanto contributes to the success of this language.
- Esperanto öğrenen her kişi bu dilin başarısına katkıda bulunmaktadır.
Everyone coming to the party must bring their own contribution to the food and drink.
- Partiye gelen herkes yiyecek ve içeceğe kendi katkılarını getirmeliler.