The chief clerk is not a hardworking man, but gets ahead rapidly because he knows how to curry favor with his superiors.
- Baş katip çalışkan bir adam değil fakat üstlerine nasıl yaltaklanacağını bildiği için çabuk ilerliyor.
All of a sudden, the clerk lost his temper.
- Aniden, katip öfkeden kendini kaybetti.
The typist tried to erase the error.
- Katip hatayı silmeye çalıştı.
She got a job as a typist.
- O bir katip olarak işe girdi.
That store employs eight clerks.
- Bu dükkanda sekiz kâtip çalışır.