katılma

listen to the pronunciation of katılma
Turkish - English
{i} attendance

Your attendance isn't necessary. - Katılman gerekli değil.

In Japan, attendance at elementary and junior high school is compulsory. - Japonya'da ilk ve orta okula katılmak zorunludur.

addition
participation
(Hukuk) access, accession, adhesion
rise
admission
entry
convulsion
agreement, agreeing
being added, addition; joining, participation
joining

Tom talked Mary into joining our band. - Tom Mary'yi grubumuza katılması için ikna etti.

I wish you'd consider joining our team. - Keşke takımımıza katılmayı düşünsen.

(Denizbilim) integration
merger
(Biyokimya) insertion
contributing
merging
being added
inclusion
amalgamation
accession
accretion
convulse
{i} communion
katılmak
attend

I will be happy to attend your party. - Ben partine katılmaktan mutlu olacağım.

Either you or I must attend the meeting. - Toplantıya ya sen ya da ben katılmak zorundayım.

kat
{i} storey

You need an elevator if you want to go down twenty storeys. - Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.

All storeys of the house are made of wood. - Evin tüm katları ahşaptan yapılmıştır.

katılmak
{f} join

Would you like to join our team? - Bizim takıma katılmak ister misin?

Whenever Beth's parents have guests, she wants to join their adult talk. - Beth'in ebeveynlerinin ne zaman misafirleri olsa, o, yetişkinlerin konuşmasına katılmak ister.

katılmak
participate

I don't want to participate in the ceremony. - Törene katılmak istemiyorum.

They want to participate in the Olympic Games. - Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.

kat
{i} fold

He was sitting with his arms folded. - Kolunu katlamış oturuyordu.

Tom took a folded piece of paper out of his shirt pocket. - Tom gömlek cebinden bir parça katlanmış kağıt çıkardı.

katılma antlaşması
(Hukuk) accession treaty
katılma bileşiği
addition compound
katılma hakkı
(Hukuk) right of access
katılma işlemi
additive process
katılma polimerizasyonu
addition polymerization
katılma tepkimesi
addition reaction
kat
{i} floor

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

The office has been transferred up to the sixth floor. - Ofis altıncı kata taşındı.

kat
story

I live in a two story house. - Ben iki katlı bir evde yaşarım.

The photo he showed added color to his story. - Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.

kat
ply
katılmak
{f} subscribe
kat
stair

The young woman, after running up the stairs, opened the door of the house. - Genç kız, üst kata çıktıktan sonra, evin kapısını açtı.

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

katılmak
to be added (to); to mingle; to join, to come in on sb/sth, to amalgamate; (yarışma, sınav) to go in for sth; to attend, to be absent; to agree with, to go along with sb/sth; (suça) to abet
kat
{i} fall

Church participation has fallen. - Kilise katılımı düştü.

Sami falls into that category of people. - Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.

katılmak
participate in

He wants to participate in the contest. - O, yarışmaya katılmak istiyor.

Please give us a call now if you want to participate in the workshop! - Çalıştaya katılmak istiyorsanız lütfen şimdi bizi arayın.

katılmak
affiliate with
kat
times

Light travels around the earth seven and a half times a second. - Işık dünyanın etrafında bir saniyenin 7.5 katı hızında seyahat eder.

Australia is about twenty times larger than Japan. - Avustralya, Japonya'dan yaklaşık yirmi kat daha büyüktür.

kat
slab
kat
flight

I carried Tom down two flights of stairs. - Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.

Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital. - Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.

kat
film

I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid. - Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.

kat
(Tekstil) layer (fabric)
kat
(Jeoloji) horizon
kat
(Tekstil) fabric
kat
(Bilgisayar) embed
kat
(Bilgisayar) cube
katılmak
absent
katılmak
agree

I'm afraid I have to agree with Tom's analysis. - Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.

I have to agree with this. - Buna katılmak zorundayım.

katılmak
partaken
katılmak
go in for something
katılmak
be added
katılmak
partake in
katılmak
get out of breath
katılmak
turn
katılmak
added

Tom added his name to the list of people who wanted to attend the dance. - Tom adını dansa katılmak isteyenlerin listesine ekledi.

katılmak
get involved in

I want to get involved in politics. - Siyasete katılmak istiyorum.

katılmak
fall about laughing
katılmak
be in on
katılmak
be absent
katılmak
get

Tom and I are just getting ready to eat. Would you like to join us? - Tom ve ben sadece yemek yemek için hazırlanıyoruz. Bize katılmak ister misin?

I want to get involved in politics. - Siyasete katılmak istiyorum.

katılmak
incorporate
katılmak
to be added
katılmak
abet
katılmak
affiliate
katılmak
amalgamate
katılmak
finger
katılmak
(deyim) make up
katılmak
come in on
katılmak
agree with

I'm afraid I have to agree with Tom's analysis. - Korkarım Tom'un analizlerine katılmak zorundayım.

I have to agree with this. - Buna katılmak zorundayım.

katılmak
come into
katılmak
to be absent
kat
coat

They put a coat of paint on the chair. - Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.

The house needs a new coat of paint. - Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.

kat
crease
kat
flat

My flat is on the third floor. - Benim dairem üçüncü katta.

Do you have a flat or a house? - Bir katınız mı yoksa bir eviniz mi var?

kat
layer

The upper ocean has warmed up much more than deeper layers. - Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.

Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts. - Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.

kat
convolution
kat
stratum
kat
coating
kat
covering
kat
pucker
kat
tier
kat
multitude
kat
multiple
kat
admix
katılmak
take part in

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

If it's at all possible, I'd like you to take part in the next meeting. - Eğer mümkün olursa, bir sonraki toplantıya katılmak istiyorum.

katılmak
share in
katılmak
enter into
katılmak
contribute
katılmak
play at
katılmak
mingle
kat
by the times
katılmak
partook
katılmak
stand in
katılmak
adhere
Amerika birleşik devletlerine katılma günü
Admission day
antlaşmaya katılma
(Hukuk) accession
davaya katılma hakkı
(Hukuk) right to intervene
kat
set (of clothes)
kat
presence, the presence of a distinguished personage
kat
time(s)
kat
floor; storey, story; layer, stratum; covering; fold; coat, coating; multiple; time(s)
kat
(Matematik) multiple
kat
layer, stratum; fold
kat
story, floor, Brit. storey
kat
lap
kat
deck

The gift shop is on the second deck. - Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.

kat
(dokuma) pile
kat
thicknesses
kat
superinduce
kat
double

Your book is double the size of mine. - Senin kitabın benimkinin boyutunun iki katı kadar.

They need to eat double that amount. - O miktarın iki katını yemeliler.

katılmak
to join (a group); to enter into, participate in (an activity)
katılmak
be out of breath
katılmak
contract in
katılmak
join in

Please feel free to join in. - Lütfen katılmak için çekinmeyin.

katılmak
take part

For myself, I would like to take part in the game. - Ben şahsen oyuna katılmak istiyorum.

Tom doesn't want to take part in the ceremony. - Tom törene katılmak istemiyor.

katılmak
(görüşe) weigh in with
katılmak
club together
katılmak
ally
katılmak
enter
katılmak
go with
katılmak
attach oneself to
katılmak
(Hukuk) to incorporate
katılmak
to be added (to), be mixed (with)
katılmak
put in an appearance
katılmak
ally oneself
katılmak
chip in
katılmak
share
katılmak
accompany
katılmak
club

What club would you like to join? - Hangi kulübe katılmak istersiniz?

Whoever wants to join our club will be welcome. - Kulübümüze katılmak isteyen herkes kabul edilecek.

katılmak
(for someone) to agree with
katılmak
sit in
katılmak
team up
katılmak
{f} precondition
katılmak
be in the swim
katılmak
{f} partake
katılmak
identify oneself with
katılmak
go in for
katılmak
play ball
katılmak
take a share in
katılmak
{f} range
katılmak
sit for
katılmak
be a party to
katılmak
be out of the swim
katılmak
subscribe to
katılmak
{f} number

A number of students said they would be happy to take part in the contest. - Birkaç öğrenci yarışmaya katılmaktan mutlu olacağını söyledi.

katılmak
be superadded
katılmak
affiliate#
organize bir suç örgütüne katılma
(Hukuk) membership of, participation in a criminal organisation
rosin katılma ürünü
(Kimya) rosin adduct
English - English

Definition of katılma in English English dictionary

Kat
A short form of the female given names Katharine and Katherine

During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.

kat
alternative spelling of khat
kat
An Arabian shrub (Catha edulis) the leaves of which are used as tea by the Arabs
kat
the leaves of the shrub Catha edulis which are chewed like tobacco or used to make tea; has the effect of a euphoric stimulant; "in Yemen kat is used daily by 85% of adults"
Turkish - Turkish
Katılmak işi
İletişim veya ortak davranışta bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme süreci, iştirak
(Hukuk) İLHAK
iltihak
iştirak
Kat
misil
Kat
nezt
Kat
(Osmanlı Dönemi) MİRRE
Katılmak
iştirak etmek
Katılmak
paylaşmak
Katılmak
iltihak etmek
Katılmak
kavuşmak
kat
Daire. Ön, yan: "Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır."- S. Birsel
kat
Sonuca bağlama, bitirme
kat
Kesme, kesilme
kat
Yemen ve Etyopya'da yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaççık
kat
Daire
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey. Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Tabaka
kat
Huzur
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü: "Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık."- S. F. Abasıyanık
kat
İlgiyi kesme
kat
Jeoloji zamanlarından bir dönem içinde oluşmuş katmanlı kayaçlar
kat
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
kat
Kesme, kesilme. İlgiyi kesme
kat
Nicelikçe kez, defa, misil
kat
(Osmanlı Dönemi) kesme; yol alma
kat
Kez, defa, misil
kat
Ön, yan
kat
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Etyopya ve Yemen'de yetişen, yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren ağaççık
kat
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey; üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
kat
Bükülen ya da kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
kat
Makam, mevki
kat
Kesme
kat
Takım
kat
Ressam tarafından kullanılan boya hacmi
kat
Tekrarlanan bir sayının toplamı
kat
Giyeceklerde takım: "Birer kat elbise ile kalacağız."- A.Gündüz
katılmak
Aşırı derecede gülmek, ağlamak, gıdıklanmak, korkmak gibi tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılması üzerine soluk kesilmek: "Babam biraz surat astı, anam katıldı gülmekten."- F. R. Atay
katılmak
Aşırı derecede gülmek, ağlamak, gıdıklanmak, korkmak gibi tepkiler sırasında, solunum kaslarının kasılması üzerine soluk kesilmek
katılmak
Ortak olmak, benimsemek: "Her konuya kibar bir ses ve bir iki sözcükle katılmak özenindeydi."- Ç. Altan
katılmak
Bir topluluğa girmek, iştirak etmek
katılmak
Katma işi yapılmak
katılmak
Bir topluluğa girmek, iştirak etmek: "Üç dört ev ötedeki boş arsada çocukların oyunlarına katıldım."- N. Cumalı
katılmak
Ortak olmak, benimsemek
katılma
Favorites