I generally agree with her.
- Ben genellikle ona katılıyorum.
I agree with the ban in principle, but in practice it will be extremely difficult.
- Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
I live on the top floor of a six storey apartment block.
- Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
You need an elevator if you want to go down twenty storeys.
- Yirmi kat aşağıya gitmek istiyorsan bir asansöre ihtiyacın var.
Tom folded his clothes and put them in his suitcase.
- Tom giysilerini katladı ve onları valizine koydu.
Tom folded the paper before handing it to Mary.
- Tom kağıdı Mary'ye vermeden önce katladı.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
The library is on the 4th floor.
- Kütüphane 4. kattadır.
Kate was surprised by Brian's story.
- Kate Brian'in hikayesine şaşırmıştı.
The photo he showed added color to his story.
- Onun gösterdiği fotoğraf onun hikayesine renk kattı.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
Church participation has fallen.
- Kilise katılımı düştü.
Sami falls into that category of people.
- Sami o kategorideki insanlar arasında yer alır.
He earns three times as much as I do.
- O, benim kazandığımın üç katı kadar çok kazanıyor.
A is 5 times as long as B.
- A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
I carried Tom down two flights of stairs.
- Tom'u iki kat aşağıya taşıdım.
Tom fell down two flights of stairs and is now in the hospital.
- Tom iki kat merdiven düştü ve şimdi hastanede.
I watched the film named Texas Chainsaw Massacre with my girlfriend yesterday. She was very afraid.
- Dün kız arkadaşımla birlikte Teksas Motorlu testere Katliamı adında bir film izledim. O çok korktu.
They put a coat of paint on the chair.
- Onlar sandalyeye bir kat boya sürdüler.
The house needs a new coat of paint.
- Evin yeni bir kat boyaya ihtiyacı var.
My flat is located on the first floor.
- Dairem birinci katta bulunmaktadır.
My flat is on the third floor.
- Benim dairem üçüncü katta.
Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
- Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
The upper ocean has warmed up much more than deeper layers.
- Üst okyanus derin katmanlardan çok daha fazla ısındı.
The gift shop is on the second deck.
- Hediyelik eşya mağazası ikinci katta.
The number of employees doubled in ten years.
- Çalışan sayısı on yıl içinde iki katına çıktı.
They need to eat double that amount.
- O miktarın iki katını yemeliler.
During her childhood she was a romanticized Katherine, dressed by her misty-eyed, fussy mother in dresses that looked like ruffled pillowcases. By high school she'd shed the frills and emerged as a bouncy, round-faced Kathy - - - At university she was Kath, blunt and no-bullshit in her Take-Back-the-Night jeans and checked shirt - - - When she ran away to England, she sliced herself down to Kat. It was economical, street-feline, and pointed as a nail.