kasalı

listen to the pronunciation of kasalı
Turkish - English
cased
having a case or covering; encased or clad
Simple past tense and past participle of case
{s} enclosed in or protected with a case
enclosed in a case covered or protected with or as if with a case; "knights cased in steel"; "products encased in leatherette
covered or protected with or as if with a case; "knights cased in steel"; "products encased in leatherette"
enclosed in a case
kasa
case

The police have decided to look into the case. - Polis kasanın içine bakmaya karar verdi.

Go buy a case of beer. - Bir kasa bira almaya git.

kasa
safe

Tom put his valuables in a safe. - Tom değerli eşyalarını bir kasaya koydu.

Please lock the safe. - Lütfen kasayı kilitle.

kasa
{i} vault

Dan broke into the vault and stole millions of dollars. - Dan kasa dairesine girdi ve milyonlarca dolar çaldı.

kasa
checkout
kasa
coffer
kasa
chest
kasa
{i} register

Tom was caught stealing money from the cash register. - Tom yazar kasadan para çalarken yakalandı.

Tom caught Mary stealing money from the cash register. - Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.

kasa
till
kasa
horse

This is an equestrian town! You will see horses everywhere. - Burası bir binicilik kasabasıdır! Atları her yerde göreceksiniz.

kasa
housing
kasa
cash point
kasa
(Ticaret) safety deposit box

Tom keeps his important papers in a safety deposit box. - Tom önemli evraklarını güvenli bir kasada saklıyor.

I want to rent a safety deposit box. - Güvenli bir kiralık kasa kiralamak istiyorum.

kasa
(Turizm) safe deposit box

Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank. - Tom pasaportunu bankada güvenli bir kasada saklıyor.

Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank. - Tom pasaportunu bankada bir kiralık kasada tutuyor.

kasa
(Ticaret) check-out
kasa
(Ticaret) lockbox
kasa
box

I asked Tom if he had a safe deposit box. - Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.

Tom keeps his important papers in a safety deposit box. - Tom önemli evraklarını güvenli bir kasada saklıyor.

kasa
grummet
kasa
cab

The whole town has cable TV. - Tüm kasaba kablolu TV'ye sahip.

kasa
(Ticaret) safety-deposit
kasa
(Askeri) grommet
kasa
bodywork
kasa
(Avcılık) box magazine
kasa
safe-deposit
kasa
casing
kasa
frame

He stood under the door frame. - O kapı kasasının altında durdu.

The door frame is warped and the door won't close properly. - Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.

kasa
(Askeri) eye spliced loop of a rope
kasa
check counter
kasa
crate

I need something to open this crate with. - Bu kasayı açmak için bir şeye ihtiyacım var.

kasa
vaulting horse
kasa
cash desk
kasa
safe custody
kasa
pay desk
kasa
banker
kasa
payoff office
kasa
strong box
kasa
(Denizcilik) loop on the end of a rope; grommet
kasa
door frame; window frame
kasa
body (of a truck or railroad car)
kasa
case (for holding type)
kasa
case (for bottles)
kasa
Peter

Philip, like Andrew and Peter, was from the town of Bethesda. - Philip, Andrew ve Peter gibi, Bethesda kasabasındandı.

kasa
cashier's desk
kasa
in games the bank
kasa
safe, strongbox, coffer; till; safe-deposit box; box, chest; cab, bodywork; door frame, window frame; case, crate; checkout, desk; horse; grommet, grummet
kasa
cashbox
kasa
cash register

A fat cash register attracts robbers. - Dolu bir yazar kasa soyguncuları çekiyor.

Tom was caught stealing money from the cash register. - Tom yazar kasadan para çalarken yakalandı.

kasa
safe, strongbox
kasa
cashier's office
kasa
vaulting-horse
kasa
cash register, till
kasa
strongbox
kasa
desk
kasa
gymnastics horse
kasa
(kapı veya pencere) casing
kasa
cashiers
kasa
cashier

Please pay the cashier. - Lütfen kasaya ödeyin.

kasa
crateful
Turkish - Turkish
Kasası olan
KASA
(Osmanlı Dönemi) Kabalık
KASA
(Osmanlı Dönemi) Şiddet
KASA
(Osmanlı Dönemi) Katılık
kasa
Halatların çımalarına açılmayacak şekilde yuvarlak şekilde yapılan ve dikişle emniyete alınan yuvarlak büyük halkalar
kasa
Vagon, kamyon veya traktörün yük taşımak için şasiye bağlanmış üst bölümünü oluşturan parça
kasa
Kapı ve pencerelerin sabit olarak tutturulduğu asıl çerçeve
kasa
Dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
kasa
Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık: "Barın kapısı önünde bira kasaları yığılmıştı."- A. İlhan
kasa
Bir misinanın ucunu ikiye katlayarak kendi bedeni üzerinde düğümlenip yapılan bağ
kasa
Tırpan
kasa
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap: "Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı."- S. F. Abasıyanık
kasa
Basımcılıkta dizgi harflerinin konulduğu gözlerden oluşan tabla
kasa
Biribiri üzerine istif edilerek yüksekliği ayarlanabilen atlama aracı
kasa
Tahta veya sentetik maddelerden yapılmış, dört köşe, sağlam ambalaj parçası, sandık
kasa
Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap
kasa
Ticarethanelerde para alınıp verilen yer
kasa
Bazı oyunlarda oyunu yönetme veya para karşılığında fiş verme işi
kasa
Siğil
kasa
Kanatların bağlı bulunduğu kapı ya da pencere çerçevesi
kasalı
Favorites