After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
- Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
Life in a small town is boring.
- Küçük kasabada hayat sıkıcıdır.
The main streets of many small towns have been all but abandoned thanks, in large part, to behemoths like Wal-Mart.
- Birçok küçük kasabaların ana yolları büyük ölçüde Wal-Mart gibi büyük devlerin sayesinde neredeyse bırakılmaktadırlar.
He lived in a small town nearby.
- Yakınlardaki küçük bir kasabada yaşıyordu.
The new bridge made it easy for the villagers to go to town.
- Yeni köprü köylülerin kasabaya gitmesini kolaylaştırdı.
A little village is situated in between both towns.
- Küçük bir köy, iki kasaba arasında yer alır.
The townspeople were astonishingly naive about what the smugglers were.
- Kasaba halkı kaçakçıların ne olduğunu hakkında şaşılacak derecede toydu.
The townspeople looked curiously at me.
- Kasaba halkı merakla bana baktı.
The townsfolk were frightened by the earthquake.
- Kasaba halkı deprem tarafından korkutuldu.
Ghost towns are creepy.
- Hayalet kasabalar ürperticidir.
Ghost towns are not completely unpopulated, are they?
- Hayalet kasabalar tamamen boş değil, değil mi?