Definition of kasa in Turkish English dictionary
- case
The police have decided to look into the case.
- Polis kasanın içine bakmaya karar verdi.
Last night, we celebrated a friend's birthday with cases of Champagne, we ended up completely wasted.
- Dün gece bir arkadaşınızın doğum gününü, saçıp savurarak tamamen tükettiğimiz şampanya kasalarıyla kutladık.
- safe
All the papers were taped up and kept in the safe.
- Tüm evraklar bantlandı ve kasada muhafaza edildi.
Tom put his valuables in a safe.
- Tom değerli eşyalarını bir kasaya koydu.
- checkout
- coffer
- chest
- till
- housing
- cash point
- (Ticaret) safety deposit box
I want to rent a safety deposit box.
- Güvenli bir kiralık kasa kiralamak istiyorum.
Tom keeps his important papers in a safety deposit box.
- Tom önemli evraklarını kiralık kasada saklıyor.
- (Turizm) safe deposit box
I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
- Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
I asked Tom if he had a safe deposit box.
- Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.
- (Ticaret) check-out
- (Ticaret) lockbox
- box
Tom keeps his important papers in a safety deposit box.
- Tom önemli evraklarını güvenli bir kasada saklıyor.
Tom keeps his passport in a safe deposit box at the bank.
- Tom pasaportunu bankada bir kiralık kasada tutuyor.
- grummet
- cab
The whole town has cable TV.
- Tüm kasaba kablolu TV'ye sahip.
- (Ticaret) safety-deposit
- (Askeri) grommet
- bodywork
- (Avcılık) box magazine
- safe-deposit
- casing
- frame
He stood under the door frame.
- O kapı kasasının altında durdu.
The door frame is warped and the door won't close properly.
- Kapı kasası çarpık ve kapı uygun şekilde kapanmayacak.
- (Askeri) eye spliced loop of a rope
- (Denizcilik) loop on the end of a rope; grommet
- door frame; window frame
- body (of a truck or railroad car)
- case (for holding type)
- case (for bottles)
- Peter
Philip, like Andrew and Peter, was from the town of Bethesda.
- Philip, Andrew ve Peter gibi, Bethesda kasabasındandı.
- cashier's desk
- crate
I need something to open this crate with.
- Bu kasayı açmak için bir şeye ihtiyacım var.
- in games the bank
- cash desk
- safe, strongbox, coffer; till; safe-deposit box; box, chest; cab, bodywork; door frame, window frame; case, crate; checkout, desk; horse; grommet, grummet
- cashbox
- cash register
A fat cash register attracts robbers.
- Dolu bir yazar kasa soyguncuları çekiyor.
Tom caught Mary stealing money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.
- safe, strongbox
- cashier's office
- vaulting-horse
- cash register, till
- strongbox
- desk
- gymnastics horse
- (kapı veya pencere) casing
- register
Please pay at the register.
- Lütfen kasaya ödeyin.
Tom caught Mary stealing money from the cash register.
- Tom Mary'yi yazar kasadan para çalarken yakaladı.
- {i} vault
Dan broke into the vault and stole millions of dollars.
- Dan kasa dairesine girdi ve milyonlarca dolar çaldı.
- horse
This is an equestrian town! You will see horses everywhere.
- Burası bir binicilik kasabasıdır! Atları her yerde göreceksiniz.
- check counter
- vaulting horse
- safe custody
- pay desk
- banker
- payoff office
- strong box
- cashiers
- cashier
Please pay the cashier.
- Lütfen kasaya ödeyin.
- crateful
- kasa bakiyesi
- (Ticaret) cash balance
- kasa dairesi
- (Ticaret) strong room
- kasa dairesi
- (Ticaret) safe deposit
- kasa fişi
- (Ticaret) bill
- kasa hırsızı
- safe-breaker
- kasa iskontosu
- (Ticaret) cash discount
- kasa mevcudu
- (Ticaret) till money
- kasa mevcudu
- (Ticaret) cash on hand
- kasa senedi
- (Ticaret) cash voucher
- kasa tahsilatı
- (Ticaret) cash receipt
- kasa açığı
- short
- kasa sayimi
- Lockers census
- kasa avansı
- (Ticaret) cash advance
- kasa açmak
- safecrack
- kasa açığı
- (Ticaret) shortage in the cash
- kasa açığı
- deficit, cash shortage
- kasa bakiyesi
- cash on hand
- kasa bilançosu
- cash balance sheet
- kasa bilançosu yapmak
- to balance the cash
- kasa bonosu
- cash voucher
- kasa dairesi
- vault
Dan broke into the vault and stole millions of dollars.
- Dan kasa dairesine girdi ve milyonlarca dolar çaldı.
- kasa dairesi
- strongroom
- kasa dağıtıcısı
- (Ticaret) cash in hand distributor
- kasa defteri
- daybook
- kasa defteri
- cash book
- kasa defteri
- cashbook
- kasa dikmesi
- jamb post
- kasa durumu
- (Kanun) balance of cash on hand
- kasa durumu
- (Ticaret) cash statement
- kasa farkı
- (Ticaret) over and short account
- kasa farkı
- (Ticaret) cash deficit
- kasa farkı
- (Ticaret) cash overage
- kasa fazlalığı
- (Ticaret) cash overage
- kasa fazlası
- unaccounted cash surplus
- kasa fazlası
- (Ticaret) surplus in the cash
- kasa fazlası
- (Ticaret) cash over
- kasa fişi
- sales slip
- kasa fonu
- (Ticaret) cash fund
- kasa hesabı
- (Ticaret) impersonal account
- kasa hesabı
- cash account
- kasa hırsızı
- safeblower
- kasa hırsızı
- peterman
- kasa hırsızı
- safe buster
- kasa hırsızı
- safecracker
- kasa hırsızı
- yeggman
- kasa hırsızı
- cracksman
- kasa hırsızı
- safebreaker
- kasa hırsızı
- safebreaker, safe-cracker
- kasa hırsızı
- yegg
- kasa hırsızı
- embezzler
- kasa işlemleri
- (Ticaret) cash transaction
- kasa kayıtları
- (Ticaret) cash records
- kasa kiralama
- (Ticaret) safe hiring
- kasa kontrolü
- cash audit
- kasa kredisi
- (Ticaret) call money
- kasa mevcudu
- cash, cash balance
- kasa mevcudu
- ready cash
- kasa noksanlığı
- (Ticaret) cash shortage
- kasa noksanı
- (Ticaret) cash under
- kasa orada
- The cash register is over there
- kasa rulo kağıdı
- (Matbaacılık, Basımcılık) counter roll paper
- kasa senetleri
- (Ticaret) cash items
- kasa senetleri
- (Ticaret) treasury stock
- kasa soymak
- safecrack
- kasa soymak
- to break a safe
- kasa soymak
- break a safe
- kasa tazminatı
- (Ticaret) indemnity for custody of funds
- kasa tazminatı
- (Ticaret) cash indemnity
- kasa tazminatı extra amount paid one responsible
- for handling cash
- kasa tediyesi
- (Ticaret) cash disbursement
- kasa teminatı
- (Ticaret) cash collateral
- kasa ve bankalar
- (Ticaret) cash and deposits
- kasa yevmiyesi
- (Ticaret) cashbook journal
- kasa yevmiyesi
- cashbook
- kasa çeki
- (Ticaret) officer's check
- kasa çeki
- (Ticaret) exchange check
- kasa çeliği
- (gemi) toggle
- kasa çeliği ile bağlamak
- toggle
- kasa ödemesi
- (Ticaret) cash disbursement
- kasa şefi
- (Ticaret) head of cash
- yazar kasa
- cash register
A fat cash register attracts robbers.
- Dolu bir yazar kasa soyguncuları çekiyor.
Tom was caught stealing money from the cash register.
- Tom yazar kasadan para çalarken yakalandı.
- otomatik kasa
- (Ticaret) cash register
- çelik kasa
- safe vault
- KİRALIK KASA SÖZLEŞMESİ FESİH BİLDİRİMİ
- SAFE DEPOSIT BOX RENTAL AGREEMENT TERMINATION NOTICE
- kasalar
- safes
- alt kasa
- lower case
- büyük kasa
- central pay office
- dahili kasa
- (Ticaret) cash in hand internal
- dahili kasa hesapları
- (Ticaret) cash in hand internal account
- kiralık kasa
- safe deposit
- kiralık kasa
- safe-deposit box, safety-deposit box
- kiralık kasa safe-deposit box
- (rented from a bank)
- küçük kasa
- petty cash
- periyodik kasa özeti
- (Ticaret) cash statement
- tahta kasa
- wooden crate
- umumi kasa
- (Ticaret) general cash
- yazar kasa
- (Ticaret) cash registry
- çelik kasa
- strongbox
- çelik kasa
- safe
I asked Tom if he had a safe deposit box.
- Tom'a bir çelik kasası olup olmadığını sordum.
I'd like to put my valuables in a safe deposit box, if any are available.
- Uygun olan bir çelik kasaya değerli eşyalarımı koymak istiyorum.
- çelik kasa
- safe deposit box
- çevirme kasa
- grommet
- şifreli kasa safe equipped
- with a combination lock