kasıtlı

listen to the pronunciation of kasıtlı
Turkish - English
intentional

His mistake was intentional. - Onun hatası kasıtlıydı.

He broke the window intentionally. - O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

purposeful
intended
deliberate, intentional
deliberately, intentionally, on purpose
designed
voluntary
studied
aforethought
prepense
wilful
designedly
meaning
deliberate, intentional, purposeful
deliberate

He told deliberate lies. - O, kasıtlı yalanlar söyledi

He deliberately broke the glass. - O, camı kasıtlı olarak kırdı.

felonious
willful
purposely

Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary. - Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.

You purposely gave the wrong answer, didn't you? - Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?

conscious
studious
malicious
intention

Yes, I did this intentionally. - Evet, bunu kasıtlı yaptım.

I'm sure that wasn't intentional. - Onun kasıtlı olmadığına eminim.

kasıt
{i} intention

His mistake was intentional. - Onun hatası kasıtlıydı.

Tom made this mistake intentionally. - Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.

kasıtlı olarak
deliberately

Fadil killed Layla very deliberately. - Fadıl, Leyla'yı kasıtlı olarak öldürdü.

He deliberately broke the glass. - O, camı kasıtlı olarak kırdı.

kasıtlı olarak
intentionally

Tom made this mistake intentionally. - Tom bu hatayı kasıtlı olarak yaptı.

He broke the window intentionally. - O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

kasıtlı cinayet
premeditated murder
kasıtlı kandırma
wilful deceit
kasıtlı kandırma
willful deceit
kasıtlı küçük düşürücü iftira
character assassination
kasıtlı olarak
of malice prepense
kasıtlı olarak
wilfully
kasıtlı olarak
on purpose
kasıtlı olarak
with malice prepense
kasıtlı olarak
purposely

You purposely gave the wrong answer, didn't you? - Kasıtlı olarak yanlış cevap verdin, değil mi?

Tom purposely wore his shirt inside out just to irritate Mary. - Tom sadece Mary'yi kızdırmak için gömleğini kasıtlı olarak ters giydi.

kasıtlı suç
(Kanun) intentional crime
kasıtlı yangın çıkarma
arson
kasıtlı yapma
willfulness
kasıtlı yapılan zarar
barratry
kasıt
malice
kasıt
{i} meaning
kasıt
(Pisikoloji, Ruhbilim) mens rea
kasıt
evil purpose
kasıt
purpose

Susan broke the dish on purpose to show her anger. - Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.

He didn't do it on purpose. - O onu kasıtlı yapmadı.

kasıt
thought
kasıt
intent

He broke the window intentionally. - O pencereyi kasıtlı olarak kırdı.

His mistake was intentional. - Onun hatası kasıtlıydı.

kasıt
intention, purpose; evil purpose
kasıt
premeditation
kasıt
deliberateness
kasıt
malice aforethought
kasıt
law criminal intention, intent to harm or do wrong
kasıt
malice prepense
kasıt
purpose, design, intention
kasıtlı
Favorites