kasılmak

listen to the pronunciation of kasılmak
Turkish - English
{f} strain
contract
to contract; to shorten, to get shorter; to swagger, to swank, to give oneself airs, to brag, to posture
set
tighten
swagger
slang to sit back imperiously
attitudinize
to swagger, show off; to act high and mighty
be stretched tight
to be lessened
to shorten, get shorter
shorten
shrink
posture
brag
stiffen
flex
peacock
kas
{i} muscle

Their muscles are stiff. - Onların kasları sert.

Tom's muscles were tired and he wanted to get home and soak in a hot bath for a while. - Tom'un kasları çok yorgundu ve eve gitmek ve banyoda bir süre dinlenmek istedi.

kasılma
{i} contraction

Be careful with contractions. - Kasılmalara dikkat edin.

kasım kasım kasılmak
to posture, to swagger
kas
muscular

He's tall and muscular. - O, uzun boylu ve kaslıdır.

The vagina is a muscular tube. - Vajina kaslı bir tüptür.

kasılma
{i} convulsion

What must be done when a patient has convulsions? - Bir hastanın kasılmaları olduğunda ne yapılmalı?

kasılma
crick
kasılma
shrink
kas
tensor
kasılma
swagger
kasılma
spasm
gururlanarak kasılmak
as proud swagger
kas
supercilium
kas
eye brow
kas
muscle; muscular
kas
myo
kas
brawn
kas
thew
kasılma
jerk
kasılma
rigor
kasılma
hubris
kasılma
rigour [Brit.]
kasılma
contraction; swagger
kasılma
{i} rigour
Turkish - Turkish
mecaz - Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak: "Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan şairiyim, deyip de kasılmaz hiçbir zaman."- N. Cumali
Büzülüp kasılmak, takallüs etmek
Kasma işi yapılmak
Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak: "Ben Namık Kemal'im, koskoca vatan şairiyim, deyip de kasılmaz hiçbir zaman."- N. Cumalı
Büyüklenmek, kurumlanmak, gururlanmak
gerilmek
KASILMA
Kasılmak işi, büzülme, takallüs
Kas
adale
Kasılma
kuruluş
kas
Tellerden oluşan ve kasılarak vücut hareketlerini sağlayan organ ve bu organın telsi dokusu, adale
kasılmak
Favorites