karnı

listen to the pronunciation of karnı
Turkish - English
belly

I hit the man on the belly. - Adama karnından vurdum.

The eye is bigger than the belly. - Bir insanın karnı doyar ama gözü doymaz.

To position one's belly
the abdomen
the stomach, especially a fat one
{n} the part of the body containing the entrials, that which resembles it
{v} to bulge or hang out, project, swell
That part of the human body which extends downward from the breast to the thighs, and contains the bowels, or intestines; the abdomen
The part of anything which resembles the human belly in protuberance or in cavity; the innermost part; as, the belly of a flask, muscle, sail, ship
The under part of the body of animals, corresponding to the human belly
The hollow part of a curved or bent timber, the convex part of which is the back
a part that bulges deeply; "the belly of a sail"
Ventral part of the bird Synonym(s): abdomen
The side of the bow facing the archer
The belly of a person or animal is their stomach or abdomen. In British English, this is an informal or literary use. She laid her hands on her swollen belly You'll eat so much your belly'll be like a barrel. see also beer belly, pot belly = stomach, tummy
the mid-section of a fly fishing rod
> duzi
{f} inflate, fill; become inflated; protrude, stand out
the region of the body of a vertebrate between the thorax and the pelvis
a protruding abdomen
If a company goes belly up, it does not have enough money to pay its debts. I really can't afford to see this company go belly up. = go bust. belly out bellied bellying bellies to fill with air and become rounder in shape
the underpart of the body of certain vertebrates such as snakes or fish a protruding abdomen the hollow inside of something; "in the belly of the ship"
karın
belly
karın
abdomen

Most of a insect's organs are inside its abdomen. - Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.

karnı acıkmak
to be hungry, to get hungry
karnı zil çalmak
to be starving, to be famished
karnı acıkmak
Be hungry, feel hungry
karnı aç olmak
Be hungry

He was very hungry.

karnı tok
abdomen dull
karnı tok kimse
one full belly
karnı aç
hungry

He only screams when he's hungry. - O sadece karnı aç olduğunda bağırır.

karnı aç
peckish
karnı ağrımak
to have a stomachache
karnı ağrımak
have the collywobbles
karnı burnunda
big with child
karnı burnunda
pregnant, in the club
karnı burnunda olmak
to be pregnant, to have a bun in the oven
karnı burnunda olmak
have a bun in the oven
karnı geniş
lighthearted, carefree
karnı tok
full
karnı zil çalmak
feel peckish
karın
stomach

Tom had a bad stomachache. - Tom'un kötü bir karın ağrısı vardı.

Mary woke up feeling sick in the stomach. - Mary karın ağrısıyla uyandı.

karın
domestic
karın
ventral
karın
maw
karın
abdominal

Sami had terrible abdominal pain. - Sami'nin berbat karın ağrısı vardı.

Abdominal pain is a common problem. - Karın ağrısı yaygın bir sorundur.

karın
tummy
karın
{i} inside

Tom looked at the snow falling inside the snow globe. - Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.

Most of a insect's organs are inside its abdomen. - Böceklerin organlarının çoğu karınlarındadır.

ana karnı
the main abdominal
anne karnı
mother's womb
atın karnı veya beli
barrel
dalga karnı
antinode
fıçı karnı
bilge
karın
belly; the rounded, protrusive part (of something)
karın
womb
karın
abdomen; abdominal region
karın
abdomen, belly; stomach, tummy; womb; abdominal
karın
venter
karın
paunch
karın
phys. antinode, loop
karın
pod
karın
tum
karın
belly, stomach
karın
(Konuşma Dili) mind, head
karın
underbelly
karın
abdominovesical
karın
ventro
kemer karnı
(Mimarlık) intrados
Turkish - Turkish

Definition of karnı in Turkish Turkish dictionary

karnı aç
Acıkmış
karnı burnunda
Gebeliği çok ilerlemiş, doğumu yakın
karnı geniş
Vurdumduymaz, tasasız
karnı geniş
Çok yemek yiyen, obur
karnı tok
Söylenilen sözlere kanılmadığını, önem verilmediğini anlatmak için kullanılır
Karın
bord
Karın
(Osmanlı Dönemi) İŞKEMBE
Karın
(Osmanlı Dönemi) UNAB
Karın
(Osmanlı Dönemi) KERŞ
Karın
batın
bu sözlere karnı tok
Söylenilen sözlere kanılmadığını, önem verilmediğini anlatmak için kullanılır
karın
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi: "Şuursuz bir acele ile mahmuzlarını atının karnına vurdu."- Ö. Seyfettin
karın
Şiş ve içi boş bölüm
karın
Mide: "Karnım aç, elim ayağım donmuş gibi."- H. E. Adıvar. İç, gönül, akıl, kafa
karın
Gelen ve yansımış dalgaların girişimiyle oluşan duraklı dalgalarda en büyük genlikte titreşen noktalar
karın
Ahlaki açıdan kabul edilemeyen şeyleri kabullenme
karın
İç, gönül, akıl, kafa
karın
Mide
karın
İnsan ve hayvanlarda gövdenin kaburga kenarlarından kasıklara kadar olan ön bölgesi
karın
Bazı şeylerde şiş ve içi boş bölüm
karın
Döl yatağı, rahim: "Fakat karnındaki çocuk da bu insanüstü erkeğin bir parçasıydı."- H. E. Adıvar
karın
Döl yatağı, rahim
karnı
Favorites