karmak

listen to the pronunciation of karmak
Turkish - English
to shuffle (cards)
to thrust (something) into (something else)
to mix, to blend; to shuffle
to mix, blend (a dry substance and a liquid)
institute
steep
blend
combine
permute
shuffle
{f} mix
karma
mixed

Once again he wrote a song using mixed metaphors. - Bir kez daha karmaşık metaforlar kullanarak bir şarkı yazdı.

Tom had mixed feelings. - Tom'un karmaşık duyguları vardı.

kar
{i} snow

It snowed all last night. - Gece boyunca kar yağdı.

Probably it will snow tomorrow. - Yarın muhtemelen kar yağacak.

karma
combined
kâr
profit

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

Robert got a small proportion of the profit. - Robert, karın küçük bir bölümünü aldı..

kâğıtları karmak
shuffle the cards
kâğıtları karmak
to shuffle the cards
kâğıtları karmak
shuffle
kâr
{i} catch

He ran to catch up to his brother. - Erkek kardeşine yetişmek için koştu.

You're going to catch hell from your wife if she finds out. - Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.

kâr
benefit

It will be to our mutual benefit to carry out the plan. - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

kar
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

karma
(Hukuk) joint
kâr
capital

Karakorum is the early capital city of Mongolia. - Karakurum, Moğolistan'ın ilk başkentidir.

Podgorica is the capital of Montenegro. - Podgorica, Karadağ'ın başkentidir.

kâr
{i} return

When I met Hanako last Sunday, she said she had returned three days before. - Ben geçen Pazar Hanako ile karşılaştığımda, üç gün önce döndüğünü söyledi.

What does Tom get in return for all the work he's done? - Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?

karma
shuffle

It's your turn to shuffle. - Kağıtları karma sırası sende.

Do you want me to shuffle the cards? - Kartları karmamı ister misin?

kâr
gain

Perry decided to gain information from Drake. - Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.

A small gain is better than a great loss. - Zararın neresinden dönersek kârdır.

kar
(Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
kar
(Bilgisayar) mix

Mary mixed the ingredients to make a cake. - Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.

You cannot mix oil and water. - Yağ ve suyu karıştıramazsın.

kar
(Ticaret) yield

You must not yield to temptation. - Günaha karşı boyun eğmemelisin.

He finally yielded to the request of his wife and bought a house. - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

kar
flake
kar
returns
kar
(Ticaret) margin

This product brought us a large margin. - Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.

This company uses cheap labor to increase its profit margins. - Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.

kar
boot

Tom kicked the snow off his boots. - Tom karı tekmeleyerek botundan düşürdü.

A group of people started off in snow boots. - Bir grup insan kar botlarıyla yola koyuldular.

karma
combination
karma
composite board
karma
compound winding
karma
public-private
karma
hashing
karma
remixing
karma
blend
kar
{i} yielding
karma
composite
karma
mixing

The concrete mixing plant is just a mile from the worksite. - Beton karma tesisi sadece şantiyeden bir mil uzakta.

karma
coed

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

kâr
take

AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it. - AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.

His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children. - İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.

kâr
takings
kâr
account

My brother has a Twitter account. - Erkek kardeşimin bir Twitter hesabı var.

The game was delayed on account of snow. - Maç kar nedeniyle ertelendi.

kar
profit making
kar
a profit
kâr
revenue
kâr
benefit. gain. profit
kâr
avails
iskambil kâğıtlarını karmak
riffle
karma
mixing; mixed, composite; (eğitim) coed
karma
olio
karma
shuffling

Tom picked up the cards and began shuffling them. - Tom kartları aldı ve onları karmaya başladı.

karma
coeducational

Our school is now coeducational. - Bizim okulumuz şimdi karma.

Our school became coeducational a long time ago. - Okulumuz uzun zaman önce karma eğitim oldu.

karma
karma
karma
integrated
karma
public private
karma
{i} mixture
karma
(Nükleer Bilimler) hybrid
kâr
pay dirt
kâr
avail

Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation. - Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.

The bus service won't be available until the snow has melted. - Kar eriyinceye kadar otobüs servisi mevcut olmayacak.

kâr
gainings
kâr
fruit

My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches. - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.

kâr
melon

Mary likes watermelons more than melons. - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.

My sister likes melons and so do I. - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.

kâr
profit, gain, takings; benefit
kâr
increment
yeniden karmak
reshuffle
Turkish - Turkish
Karıştırmak, bibirine katmak
Toz durumundaki bir şeyi sıvı ile karıştırarak çamur veya hamur durumuna getirmek
Karıştırmak, birbirine katmak
Arkasından konuşmak
kâr
(Osmanlı Dönemi) kazanç
KAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kur-Kirân) Zift, kara boya
KAR
(Osmanlı Dönemi) Deve. Dağ keçisi
KAR
(Osmanlı Dönemi) Küçük tepe
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara büyük ta
KAR
(Osmanlı Dönemi) Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara taşlı yer
Kar
(Osmanlı Dönemi) DAHK
Kar
(Osmanlı Dönemi) ZALM
KÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi
Kâr
(Osmanlı Dönemi) DE'B
kar
Kapıyı çalma
kar
Eskiden Dicle ve Fırat ırmaklarında kullanılan yelkenli bir tekne
kar
Yarar, menfaat, fayda
kar
Doktorun muayene etmek istediği yere parmağıyla vurması
kar
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu."- T. Buğra
kar
Orhan Pamuk'un bir romanı
kar
Klasik Türk müziğinde sözlü yapıt formu
karma
Sihizm'de kişinin bu dünyada yaptıklarının öteki alemdeki hayatına tesir edeceğine inancını anlatan terim
karma
Ayrı türden olan ögelerin karıştırılmasıyla oluşmuş, muhtelit
karma
Hint felsefesinde, bir bireyin geçmiş eylemlerinin gelecek yaşamları ya da yeniden doğuşları üzerindeki etkisi
karma
Karmak işi
karmak
Favorites