karlanma

listen to the pronunciation of karlanma
Turkish - English
picture noise
snow
(Meteoroloji,Teknik) frost deposit
kar
{i} snow

It snowed all last night. - Gece boyunca kar yağdı.

According to the weather forecast, it will snow tomorrow. - Hava tahminlerine göre yarın kar yağacak.

kâr
profit

He has done this for profit. - O, kar etmek için bunu yaptı.

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

kâr
{i} catch

You're going to catch hell from your wife if she finds out. - Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.

My wife catches colds easily. - Karım çok çabuk soğuk kapar.

kâr
benefit

It will be to our mutual benefit to carry out the plan. - Bu planı gerçekleştirmek karşılıklı olarak yararımıza olacaktır.

kar
(Ticaret) income

The government decided to impose a special tax on very high incomes. - Hükümet, çok yüksek gelirlere özel bir vergi uygulamaya karar verdi.

kâr
capital

He looked for a profitable investment for his capital. - Sermayesi için karlı bir yatırım arıyordu.

Podgorica is the capital of Montenegro. - Podgorica, Karadağ'ın başkentidir.

kâr
{i} return

What does Tom get in return for all the work he's done? - Tom yaptığı bütün iş karşılığında ne alıyor?

I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile. - Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.

kâr
gain

Perry decided to gain information from Drake. - Perry Drake'den bilgi almaya karar verdi.

They tried very hard to gain an advantage over one another. - Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.

kar
(Hukuk) benefit, earnings, profit, benefit
kar
(Bilgisayar) mix

You cannot mix oil and water. - Yağ ve suyu karıştıramazsın.

Mary mixed the ingredients to make a cake. - Mary bir pasta yapmak için malzemeleri karıştırdı.

kar
(Ticaret) yield

You must not yield to temptation. - Günaha karşı boyun eğmemelisin.

He finally yielded to the request of his wife and bought a house. - O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.

kar
flake
kar
returns
kar
(Ticaret) margin

This company uses cheap labor to increase its profit margins. - Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.

This product brought us a large margin. - Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.

kar
boot

Tom kicked the snow off his boots. - Tom karı tekmeleyerek botundan düşürdü.

Tom's boots sank deep into the snow. - Tom'un botları karın derinliklerine battı.

kar
{i} yielding
kâr
take

AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it. - AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.

I went to Nagano to take pictures of the mountains covered with snow. - Karla japlı dağların resimlerini çekmek için Nagano'ya gittim.

kâr
takings
kâr
account

The game was delayed on account of snow. - Maç kar nedeniyle ertelendi.

Try to take account of everything before you make a decision. - Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.

kar
profit making
kar
a profit
kâr
revenue
kâr
benefit. gain. profit
kâr
avails
kâr
pay dirt
kâr
avail

This bacteria is resistant to every available antibiotic. - Bu bakteri mevcut tüm antibiyotiklere karşı dirençli.

Tickets are available for $30 per couple or $20 per single reservation. - Biletler çift başına 30 Dolar ya da tek bir rezervasyon için 20 Dolar karşılığı mevcuttur.

kâr
gainings
kâr
fruit

My daughter likes summer fruits, such as cherries, watermelons and peaches. - Kızım kiraz, karpuz ve şeftali gibi yaz meyvelerini seviyor.

kâr
melon

Mary likes watermelons more than melons. - Mary karpuzları kavunlardan daha fazla sever.

My sister likes melons and so do I. - Kız kardeşim kavun sever ve ben de.

kâr
profit, gain, takings; benefit
kâr
increment
Turkish - Turkish
Karlanmak işi veya durumu
kâr
(Osmanlı Dönemi) kazanç
KAR
(Osmanlı Dönemi) (C.: Kur-Kirân) Zift, kara boya
KAR
(Osmanlı Dönemi) Deve. Dağ keçisi
KAR
(Osmanlı Dönemi) Küçük tepe
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara büyük ta
KAR
(Osmanlı Dönemi) Ses çıkmasın diye ayağın kenarıyla yürümek
KAR
(Osmanlı Dönemi) Kara taşlı yer
Kar
(Osmanlı Dönemi) DAHK
Kar
(Osmanlı Dönemi) ZALM
KÂR
(Osmanlı Dönemi) f. (Kelimeye bir ek olup, isimleri sıfat yapar) Eden, edici, yapan mânâlarına gelir ve li, lı, cı, ci gibi eklerin de karşılığıdır. İtaat-kâr, hilekâr, isyan-kâr, hamur-kâr, kanaatkâr...gibi
Kâr
(Osmanlı Dönemi) DE'B
kar
Kapıyı çalma
kar
Eskiden Dicle ve Fırat ırmaklarında kullanılan yelkenli bir tekne
kar
Yarar, menfaat, fayda
kar
Doktorun muayene etmek istediği yere parmağıyla vurması
kar
Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı: "Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu."- T. Buğra
kar
Orhan Pamuk'un bir romanı
kar
Klasik Türk müziğinde sözlü yapıt formu
karlanmak
Kar ile örtülmek, kar ile kaplanmak
karlanma
Favorites