karada

listen to the pronunciation of karada
Turkish - English
ashore
on shore
on land, on shore
overland
high and dry
on the land
on land
montenegro

I live in Montenegro. - Karadağ'da yaşıyorum.

Since 2006 Montenegro is an independent state again. - 2006'dan beri Karadağ tekrar bağımsız bir devlet.

kara
earth

Land and water make up the earth's surface. - Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.

The African elephant is the largest land mammal on earth. - Afrika fili yeryüzünde en büyük kara memelisi.

kara
black

Tim is the black sheep of the Jones' family. - Tim, Jones'un ailesinin yüz karası.

I'm the black sheep of the family. - Ben ailenin yüz karasıyım.

kara
land

Land and water make up the earth's surface. - Karalar ve sular Dünya'nın yüzeyini oluşturur.

The elephant is the largest land animal. - Fil en büyük kara hayvanıdır.

karada olan
territorial
karada ve denizde yaşayan
amphibious
karada ve havada gidebilen taşıt
hovercraft
karada ve suda çalışabilen
amphibian
karadaki azami hava aracı; karada intikal (hava aracı); çok uluslu gözlemci grub
(Askeri) maximum (aircraft) on ground; movement on ground (aircraft); multinational observer group
kara
dark

Bats usually fly in the dark. - Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.

She is very afraid of the dark. - O, karanlıktan çok korkar.

kara
{i} ground

The government decided to ban the book on grounds of indecency. - Hükümet ahlaksızlık gerekçesiyle kitabı yasaklamaya kararı verdi.

Do you want fresh ground pepper on your salad? - Salatanda taze çekilmiş karabiber istiyor musun?

kara
gloomy

Don't be so gloomy about the future. - Gelecek hakkında bu kadar karamsar olma.

The gloomy house was like a ghost. - Karanlık ev bir hayalet gibiydi.

kara
{i} shore
kara
stain
kara
bad

I don't think it makes him a bad person just because he's decided he likes to eat horse meat. - Sadece at eti yemeği sevdiğine karar verdiğinden dolayı bunun onu kötü bir kişi yapacağını sanmıyorum.

I don’t believe that black cats cause bad luck. - Kara kedilerin kötü şans getirdiklerine inanmıyorum.

kara
mainland

We took a ferry from the island to the mainland. - Adadan ana karaya bir feribota bindik.

kara
ivory-black
kara
bleak

The economic situation is very bleak. - Ekonomik durum çok iç karartıcı.

kara
terrestrial
kara
territory
kara
tenebrous
kara
terra-firma
kara
shame
kara
service
kara
dishonour
kara
ominous

The sky looks ominous. I wonder if it will rain. - Gökyüzü kara görünüyor,yağmur yağıp yağmayacağını merak ediyorum.

kara
rayless
kara
blot
n.pr. karada^ -iner(in/) m; qinisch karadagli
n.pr. of land is ^ (download /) m; qinisch Montenegro
kara
land, shore; territorial, terrestrial
kara
overland
kara
nigr
kara
sooty
kara
dark-complexioned, swarthy
kara
terra firma
kara
phot. negative
kara
territorial
kara
smut
kara
ivory black
kara
bad; unlucky
kara
sable
kara
pitchy
kara
terrafirma
suda ve karada yaşayabilen
amphibian
suda ve karada yaşayabilen hayvanlar
Amphibia
English - English

Definition of karada in English English dictionary

Kara
A female given name, a variant of Cara
kara
The bangle worn by Sikhs, to remind the wearer to do God's work, and one of the five Ks
Kara
a variant of Cara
Kara
kara
kara
Iron Bracelet
kara
empty of China
kara
Empty
kara
  Iron bracelet, one of the five kakaars that every member of the Khalsa must wear It is a symbol of restraint and remembrance of God
kara
"China"
kara
Steel bracelet, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must wear It is a symbol of restraint and rememberance of God
kara
(suffix) -working; -producing; -energetic (k127)
kara
S steel bangle worn on the right wrist by Sikhs
Turkish - Turkish

Definition of karada in Turkish Turkish dictionary

kara
siyah karşıtı beyaz yani ak
KARA
(Osmanlı Dönemi) Su ile karışmış süt
KARA
(Osmanlı Dönemi) (C.: Ekrây-Karvât) Bahçe ve bostan içindeki su arkı
Kara
siyah
Kara
(Osmanlı Dönemi) HÜMME
Kara
toprak
kara
Bu renkte olan
kara
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak
kara
Bu renkte olan: "Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım."- B. S. Erdoğan
kara
Kötü, uğursuz, sıkıntılı
kara
Esmer
kara
Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak: "Havamız da, karamız da, denizlerimiz de kirli olduğuna göre..."- H. Taner
kara
Yüz kızartıcı durum, leke
kara
Okul önlügü
kara
En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı
kara
Yüz kızartıcı durum, leke. İftira
kara
Anarşizmin rengi
kara
Çoğu kez tür belirtmeye yarar
kara
Kötü, uğursuz, sıkıntılı: "Gazeteler hep kara haber verirler."- B. Felek
karada
Favorites