I'm not worried about comparisons.
- Karşılaştırmalar için endişelenmiyorum.
Comparisons are difficult.
- Karşılaştırmalar zordur.
There really is no comparison.
- Gerçekten karşılaştırma yok.
They did a DNA comparison to see if the body was Tom's.
- Onlar cesedin Tom'a ait olup olmadığını anlamak için bir DNA karşılaştırması yaptılar.
Your achievements cannot be compared with mine.
- Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
- New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
You're comparing apples with oranges.
- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
You're comparing apples and oranges!
- Sen elmalarla portakalları karşılaştırıyorsun!
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
- New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
Your analogy isn't correct.
- Senin karşılaştırman doğru değil.