There really is no comparison.
- Gerçekten karşılaştırma yok.
Comparisons are difficult.
- Karşılaştırmalar zordur.
Compare your translation with the one on the blackboard.
- Çevirini tahtada olanla karşılaştır.
Your achievements cannot be compared with mine.
- Başarıların benimki ile karşılaştırılamaz.
You're comparing apples with oranges.
- Sen elmaları portakallarla karşılaştırıyorsun.
You're comparing chalk and cheese!
- Sen tebeşir ve peyniri karşılaştırıyorsun!
Compared to New York, Tokyo is a much safer place.
- New York ile karşılaştırıldığında, Tokyo çok daha güvenli bir yerdir.
We compared his work with hers.
- Biz onun işini onunkilerle karşılaştırdık.
Your analogy isn't correct.
- Senin karşılaştırman doğru değil.