karıştıran

listen to the pronunciation of karıştıran
Turkish - English
mixing
confusing

I finally found my way out of the confusing maze. - En sonunda kafa karıştıran labirentten dışarı çıkabildim.

stirring
kafa karıştıran
mind bending
kafa karıştıran şey
perplexity
karış
butt in

The last thing I want to do is butt in. - Yapmak istediğim son şey karışmaktır.

karış
horn in
karış
{f} interfering
karış
interfere

Do not interfere with Tom while he is reading. - Tom okurken ona karışma.

You have no right to interfere in other people's affairs. - Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.

karış
embroil

They did not wish to become embroiled in the dispute. - Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

karış
meddle

Tom always meddles in affairs that do not concern him. - Tom her zaman kendini ilgilendirmeyen işlere karışır.

He has no right to meddle in our family's problems. - Onun bizim ailenin sorunlarına karışma hakkı yoktur.

karış
{f} meddling

Is this patronizing or meddling in someone else's business? - Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?

I don't have any intention of meddling into your affairs. - Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.

karış
span

I often confuse Spanish vowels. - İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.

karış
span, hand span
karış
intermingle
karış
interlope
ortalığı karıştıran
mischief-maker
ortalığı karıştıran tip
petrel
trafiği karıştıran sürücü
road hog
çöpleri karıştıran kimse
scavenger
Turkish - Turkish

Definition of karıştıran in Turkish Turkish dictionary

karış
Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık: "Yürüyüp geçeceğim, basacağım yerlerin her bir karış mübarek toprağı benim için mukaddesti."- H. R. Gürpınar
karış
Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, baş parmak ve serçe parmakların uçları arasındaki açıklık
karış
Beddua, lanet
karış
işkembe
karıştıran
Favorites