Her belongings were undisturbed.
- Onun eşyaları karıştırılmamıştı.
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
Do not interfere with Tom while he is reading.
- Tom okurken ona karışma.
Don't interfere in private concerns.
- Özel işlere karışmayın.
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
Tom always meddles in affairs that do not concern him.
- Tom her zaman kendini ilgilendirmeyen işlere karışır.
Don't meddle in other people's affairs.
- Diğer insanların işine karışmayın.
Is this patronizing or meddling in someone else's business?
- Bu başka birinin işinde patronluk taslamak ya da karışma mıdır?
I have no intention of meddling in your affairs.
- İşlerine karışmaya niyetim yok.
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.