Definition of karışma in Turkish English dictionary
- {i} meddling
Great strain was put on Tom and Mary's marriage by the constant meddling of Mary's mother.
- Mary'nin annesinin sürekli karışmasından Tom ve Mary'nin evliliğine büyük bir gerginlik konuldu.
I have no intention of meddling in your affairs.
- İşlerine karışmaya niyetim yok.
- interference
The biggest problem in Tom and Mary's marriage is Mary's mother's interference.
- Tom ve Mary'nin evliliğindeki en büyük sorun Mary'nin annesinin karışmasıdır.
- embroilment
- mixing; interference" " müdahale; involvement
- med. complication
- intervention
- involvement
Tom denied any involvement.
- Tom herhangi bir şekilde adının karışmasını reddetti.
- mixing, mingling
- mixing
- mix
Business and friendship don't mix.
- İş ve dostluk karışmaz.
Medication and alcohol often don't mix.
- İlaç ve alkol çoğu zaman karışmaz.
- interference, meddling
- mixture
- mind your own business
- interposition
- mingling
- commingling
- messing
- foul
- weaving
- amalgamation
- {i} interfering
- crosstalk
- let alone
- muaşere
- embrangle
- embranglement
- intervene
They should not intervene in the internal affairs of another country.
- Onlar başka bir ülkenin iç işlerine karışmamalılar.
They shouldn't intervene in the internal affairs of another state.
- Onlar başka bir devletin iç işlerine karışmamalıdır.
- karışmak
- meddle
I didn't mean to meddle.
- Ben karışmak istemedim.
- kafası karışma
- puzzle
- karışmak
- {f} interfere
- karışmak
- {f} merge
- karışmak
- blend
- Karışmak
- be scrambled
- karışmak
- commingle
- karışmak
- mix
- karışmak
- jumble
- karışmak
- interfere in
- karışmak
- {f} concern
- karışmak
- join
- karışmak
- {f} interlace
- elektriksel karışma
- electrical interference
- karışmak
- intervene
- karışmak
- mess
- karışmak
- intervene in
- karışmak
- embroil
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
- karışmak
- involved in
I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't want to be involved in your conversation.
- Korkarım sizi hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Konuşmanıza karışmak istemiyorum.
I don't want to get involved in that business.
- O işe karışmak istemiyorum.
- karışmak
- step in
- karışmak
- confused
It's easy to get confused.
- Kafası karışmak kolaydır.
- karışmak
- wander off
- karışmak
- move
- karışmak
- mess with
- karışmak
- join in
- karışmak
- butt in on
- karışmak
- to be involved in
- karışmak
- barge
- karışmak
- take
- karışmak
- kibitz
- karışmak
- be mixed up in
- karışmak
- (Askeri) barge in
- karışmak
- run into
- karışmak
- flow into
- karış
- butt in
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
- karış
- horn in
- karış
- {f} interfering
- karış
- interfere
Don't interfere with my work.
- Benim işime karışmayın.
You have no right to interfere in other people's affairs.
- Diğer insanların işlerine karışmaya hakkın yoktur.
- karış
- embroil
They did not wish to become embroiled in the dispute.
- Onlar münakaşaya karışmak istemediler.
- karış
- meddle
Don't meddle in other people's lives.
- Diğer insanların yaşamlarına karışmamalıyız.
Don't meddle in other people's affairs.
- Diğer insanların işine karışmayın.
- karış
- {f} meddling
I have no intention of meddling in your affairs.
- İşlerine karışmaya niyetim yok.
I don't have any intention of meddling into your affairs.
- Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.
- karışmak
- admix
- karışmak
- mingle
- karışmak
- commix
- karışmak
- tangle
- karışmak
- concerned oneself with
- karışmak
- dissolve into
- birbirine karışma
- amalgam
- birbirine karışma
- intermixture
- dikey karışma
- (Denizbilim) vertical mixing
- karış
- span
I often confuse Spanish vowels.
- İspanyolcadaki sesli harfleri sık sık karıştırıyorum.
- karış
- span, hand span
- karış
- intermingle
- karış
- interlope
- karışmak
- cut in
- karışmak
- to join, become a part of
- karışmak
- jumble together
- karışmak
- intermeddle
- karışmak
- to mix (with), be mixed (with); to be dispersed (in)
- karışmak
- (kafa) whirl
- karışmak
- get mixed
- karışmak
- Don't blame me if things go wrong. karışanı görüşeni olmamak to be free from interference, be able to act exactly as one sees fit
- karışmak
- combine
- karışmak
- be confused
- karışmak
- interfuse
- karışmak
- to be responsible for, deal (with), be in charge (of), exercise control (over). Karışma. Mind your own business./Don't interfere. Karışmam
- karışmak
- It's none of my business
- karışmak
- to flow into (another river)
- karışmak
- butt in
The last thing I want to do is butt in.
- Yapmak istediğim son şey karışmaktır.
- karışmak
- be mixed up
- karışmak
- to mix, to mingle; to tangle; to interfere, to intervene, to meddle; to become complicated, to be confused; to join (in); (ırmak, vb.) to flow into, to run into; to be involved in
- karışmak
- I don't want to have anything to do with it
- karışmak
- jumble up
- karışmak
- (for water) to become rough or turbid
- karışmak
- to interfere (in), meddle (in)
- karışmak
- to get mixed up, become confused, become jumbled
- karışmak
- meld
- karışmak
- concern oneself
- karışmak
- amalgamate
- karışmak
- mix in
- karışmak
- cut into
- karışmak
- put one's nose into
- karışmak
- {f} welter
- karışmak
- strike in
- karışmak
- {f} thicken
- karışmak
- thrust oneself in
- karışmak
- put one's oar in
- karışmak
- poke one's nose into
- karışmak
- have one's hand in
- karışmak
- pick over
- karışmak
- thrust one's nose into
- karışmak
- thrust one's nose in
- karışmak
- take up
- karışmak
- pick at
- karışmak
- {f} tamper
- karışmak
- slip in
- lâfa karışma
- punctuation
- sediment karışma uzaklığı
- sediment mixing length
- sen karışma
- none of your business
- İç işlerine karışma
- (Hukuk) intervention in domestic affairs, interference