kanallar

listen to the pronunciation of kanallar
Turkish - English
Channels
kanal
canal

The treaty gave the United States a canal zone. - Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.

The ear canal sends sound waves to the eardrum. - Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.

kanal
channel

You can hear English on Channel 1, and Japanese on Channel 7. - Kanal 1'de İngilizce, ve Kanal 7'de Japonca dinleyebilirsin.

Tom changes channels during commercials. - Tom reklamlar sırasında kanalları değiştirir.

kanal
{i} conduit
kanallar sistemi
canalization
kanal
via
kanal
duct

I was told my tear duct was blocked. - Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.

kanal
{i} pass

This ship is too big to pass through the canal. - Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.

The ship passed through the Panama Canal. - Gemi Panama Kanalından geçti.

kanal
(Ticaret) toll
kanal
(Otomotiv) port
kanal
(Elektrik, Elektronik,Teknik) line link
kanal
(Otomotiv) well
kanal
(Bilgisayar) channelchannel
kanal
(Arılık) rabbet
kanal
(İnşaat) rebate
kanal
(Biyoloji) isthmus
kanal
grooves
kanal
rails
kanal
chase
kanal
vaso-
kanal
raceway
kanal
waterway

A river and a canal are both types of waterway. - Bir nehir ve bir kanal her ikisi de su yolu türüdür.

kanal
(Dilbilim) medium
kanal
trough
kanal
play to
kanal
pore
kanal
dyke
kanal
ditch
kanal
aqueduct
kanal
{i} sluice
kanal
aquila
kanal
gully
kanal
chamfer
kanal
groove, channel; mortise
kanal
communications channel, television channel
kanal
gullet
kanal
dike

I live near the dike. - Kanalın yanında yaşıyorum.

We live near the dike. - Kanala yakın yaşıyoruz.

kanal
culvert
kanal
meatus
kanal
vessel
kanal
drain

The drain is clogged again. - Kanalizasyon tekrar tıkanmış.

kanal
chute
kanal
passage
kanal
(Anatomi) duct, canal
kanal
groove
kanal
drain, duct; chute; canal; (televizyon) channel; canal, duct
kanal
station

He took the video to a local TV station. - Bir yerel televizyon kanalı için video çekti.

kanal
flume
kanal
vaso
kanal
coulisse
kanal
watercourse
Turkish - Turkish

Definition of kanallar in Turkish Turkish dictionary

Kanal
(Osmanlı Dönemi) TÜR'A
kanal
Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu. İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz. İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol
kanal
Tahtanın liflerine dik yönden açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti
kanal
İçinden damar, sinir veya bir sıvı geçen yol
kanal
Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti
kanal
Yapay su yolu
kanal
Dipleri düz olan denizlerde, dip akıntıları nedeni ile oluşan bölge
kanal
İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz
kanal
Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu
kanal
Telefon, telgraf, televizyon gibi araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat
kanallar
Favorites