The treaty gave the United States a canal zone.
- Anlaşma, Amerika Birleşik Devletleri'ne bir kanal bölgesi verdi.
The ear canal sends sound waves to the eardrum.
- Kulak kanalı, kulak zarına ses dalgaları gönderir.
You can hear English on Channel 1, and Japanese on Channel 7.
- Kanal 1'de İngilizce, ve Kanal 7'de Japonca dinleyebilirsin.
Tom changes channels during commercials.
- Tom reklamlar sırasında kanalları değiştirir.
I was told my tear duct was blocked.
- Bana gözyaşı kanalımın tıkandığı söylenildi.
This ship is too big to pass through the canal.
- Bu gemi, kanaldan geçmek için fazla büyük.
The ship passed through the Panama Canal.
- Gemi Panama Kanalından geçti.
A river and a canal are both types of waterway.
- Bir nehir ve bir kanal her ikisi de su yolu türüdür.
I live near the dike.
- Kanalın yanında yaşıyorum.
We live near the dike.
- Kanala yakın yaşıyoruz.
The drain is clogged again.
- Kanalizasyon tekrar tıkanmış.
He took the video to a local TV station.
- Bir yerel televizyon kanalı için video çekti.