I'm not a happy camper.
- Ben mutlu bir kampçı değilim.
I heard that a South American camper was eaten by an anaconda.
- Güney Amerikalı bir kampçının bir anakonda tarafından yenildiğini duydum.
I went camping with my family.
- Ben ailemle birlikte kampa gittim.
You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
Will Tom be allowed to go camping with the other children?
- Tom'a diğer çocuklarla birlikte kampa gitmesine izin verilecek mi?
I went camping last summer.
- Geçen yaz kampa gittim.
With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
- Onların en iyi durumdaki hem zeka hem de vücutları ile, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
I ran away from the training camp.
- Eğitim kampından kaçtım.
There are three campgrounds in this area.
- Bu alanda üç tane kamp yeri var.
Sami was at a fisherman's campground.
- Sami bir balıkçının kamp yerindeydi.
One gypsy family with their caravan was encamped.
- Bir çingene ailesi karavanlarıyla birlikte kamp yapıyordu.