Definition of kalsın in Turkish English dictionary
- (düzeltme iptali) stet
- kalsın diye işaret koymak
- stet
- az kalsın
- almost
I almost believed what Tom said.
- Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.
Tom almost got hit by a car.
- Tom'a az kalsın araba çarpıyordu.
- kal
- {f} remain
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
- Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- kal
- devolve
- kal
- hover over
- kal
- {f} stay
He stayed in New York for three weeks.
- O, üç hafta New York'ta kaldı.
I want to stay here longer.
- Burada daha uzun kalmak istiyorum.
- kal
- {f} staying
My uncle is staying in Hong Kong at present.
- Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
Kentaro is staying with his friend in Kyoto.
- Kentaro, arkadaşıyla Kyoto'da kalıyor.
- kal
- {f} remaining
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
- Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
- üstü kalsın
- Keep the change!
- adamlık sende/bende kalsın
- (Konuşma Dili) 1. You are going to have to do it anyway, so do it now willingly and it will be to your credit. 2. He has treated you badly, but anyhow treat him well
- aramızda kalsın
- this is for your private ear
- aramızda kalsın
- between you and me
- aramızda kalsın
- confidentially speaking
- az kaldı/kalsın
- almost, nearly
- az kalsın
- within an ace of doing
- az kalsın
- nearly
He was nearly hit by the car while crossing the street.
- Yoldan geçerken az kalsın araba çarpıyordu.
- az kalsın
- by a hairbreadth
- az kalsın
- all but
- az kalsın
- just
- az kalsın
- by a hair's breadth
- az kalsın
- just about
- boyunu altında kalsın!
- (Konuşma Dili) May he die!
- efendilik bende kalsın. I don't want
- to be guilty of behaving rudely./I wish to be known as a gentleman/a lady: Efendilik bende kalsın diye ona aynı şekilde cevap vermedim. As I wish to be known as a gentleman I didn't reply to him in kind
- erkeklik sende kalsın!
- (Konuşma Dili) Behave like a gentleman (and don't be a part of anything mean or underhanded)
- geçmiş geçmişte kalsın
- let bygones be bygones
- geçmişte kalsın
- let bygones be bygones
- kal
- word, talk
- kal
- snub
- kal
- remains
He remains calm in the face of danger.
- O, tehlike karşısında sakin kalır.
The hotel remains closed during the winter.
- Otel kış boyunca kapalı kalır.
- sebep olan sebepsiz kalsın! May he suffer
- for this! (said of someone who has wronged one)
- yiğitlik bende kalsın
- (Konuşma Dili) I don't want to be accused of having been the one who acted ungenerously
- yiğitlik sende kalsın
- (Konuşma Dili) You don't want to be accused of having been the one who acted ungenerously
- üstü kalsın lütfen
- keep the change please