kalem

Turkish - English

Definition of kalem in Turkish English dictionary

Please check all the items on this list. - Lütfen listedeki tüm kalemleri kontrol et.

You must not write a letter with a pencil. - Bir mektubu kurşun kalem ile yazmamalısın.

These are my pencils. - Bunlar benim kalemlerim.

These are my pencils. - Bunlar benim kalemlerim.

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

(Ticaret) component

(Mekanik) tool cutter

I want a knife to sharpen my pencil with. - Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.

I sharpened a pencil with a knife. - Bir bıçakla kalemi yonttum.

writing, the act of writing

shaft (of an arrow)

item, entry (in a register, account)

slang penis, *cock, *dick

pen, pencil; chisel, gouge; office; item, entry; sort, kind

These are my pencils. - Bunlar benim kalemlerim.

I bought two dozen pencils. - İki düzine kalem satın aldım.

kalem ile makyaj yapmak

kalem aracı

(Bilgisayar) pencil tool

kalem açmak

sharpen a pencil

kalem bazında

(Ticaret) item by item basis

kalem bilgisayar

pen-based computer

kalem biçimli huzme

kalem hatası

kalem huzme

(Askeri) pencil beam

kalem kurşunu

alkaline battery

kalem rengi

(Bilgisayar) pen color

kalem tutacağı

(Mekanik) tool post

kalem tutucu

(Mekanik) tool holder

kalem türü

(Bilgisayar) pen type

(Mekanik) tip

(Mekanik) bit

kalem yolalımı

kalem açacağı

kalem kutusu

Pencil box, pencil case

kalem oynatmak

kalem tıraş

kalem arkadaşları

kalem arkadaşı

kalem artığı

kalem açacak

pencil sharpener

kalem açmak

1. to sharpen a pencil. 2. to point a reed (for use as a pen)

kalem açmak

to sharpen a pencil

kalem açıklaması

(Bilgisayar) pen comment

kalem aşısı

kalem aşısı

kalem darbesi

stroke of the pen

kalem darbesi stroke of

kalem efendisi

(Tarih) ottoman bureaucrat

kalem efendisi formerly

official employed in a government office, Ottoman bureaucrat

kalem ek açıklaması

(Bilgisayar) pen annotation

kalem gezdirmek /üzerinde/

to revise, edit

kalem huzmeli anten

pencil beam antenna

kalem hızı

(Bilgisayar) pen speed

kalem ivmesi

(Bilgisayar) pen acceleration

1. hand-drawn. 2. hand-carved

kalem kaşlı

with thin, finely shaped eyebrows

kalem keski

kalem koyacağı

kalem kulaklı

animal with long, pointed ears

kalem kulaklı

animal with long pointed ears

kalem kurşunu içeren

kalem kutusu

The pencil case is on the table. - Kalem kutusu masanın üzerinde.

The pencil case is on the table. - Kalem kutusu masanın üstünde.

kalem kutusu

kalem kuvveti

(Bilgisayar) pen force

kalem kümesi

(Bilgisayar) pen set

kalem memurluğu

(Politika, Siyaset) principal registry

kalem menüsü

(Bilgisayar) pen menu

kalem müdürü

(Politika, Siyaset) principal clerk

kalem numarası

(Bilgisayar) pen number

kalem oynatan kimse

kalem oynatmak

1. to write. 2. /üzerinde/ to correct, edit. 3. /üzerinde/ to spoil (a piece of writing) by alteration

kalem paleti

(Bilgisayar) pen palette

kalem parmaklı

with long, tapering fingers

kalem rica ediyorum

I would like a pen

kalem sahibi

(someone) who writes well

kalem sapı

kalem sapı

penholder (for a nib)

kalem sapı penholder

kalem savaşı

kalem savaşı

kalem sileceği

kalem sivriltici

kalem sürücüsü

kalem tıraş

pencil sharpener

kalem verisi

(Bilgisayar) pen data

kalem yontmak

point a reed pen

kalem yontmak

1. to sharpen a pencil. 2. to point a reed pen

kalem yürütmek

kalem çekmek

kalem önceliği

(Bilgisayar) pen priority

kamış kalem

kamış kalem

tükenmez kalem

Would you please write with a ballpoint pen? - Lütfen tükenmez kalemle yazar mısınız?

Won't you please write with a ballpoint pen? - Tükenmez kalemle yazar mısınız lütfen?

keçeli kalem

fosforlu kalem

kesici kalem sapı

(Mekanik) shank

mürekkepli kalem

divid, kalem

dolma kalem

I've lost my fountain pen. I have to buy one tomorrow. - Dolma kalemimi kaybettim. Yarın bir tane satın almak zorundayım.

I have lost my new fountain pen. - Yeni dolma kalemimi kaybettim.

dolma kalem

I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen. - Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.

Do you have a pen or pencil? - Bir dolma kalemin mi yoksa bir kurşun kalemin mi var.

fosforlu kalem

The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens. - Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.

Whose are these pens? - Bu dolma kalemler kimindir?

uçlu kalem

akmak (kalem)

bakiye kalem

(Ticaret) residual item

bilim kalem

(Bilgisayar) science pen

boyalı kalem

elektronik kalem

elmaslı kalem

fosforlu kalem

I need three markers. - Üç tane fosforlu kaleme ihtiyacım var.

hartuçlu kalem

keçeli kalem

keçeli kalem

felt-pen, felt-tip, felt-tipped pen

keçeli kalem

keçeli kalem

keçeli kalem

felt-tipped pen

kurşun kalem rica ediyorum

I would like a pencil

kömür kalem

charcoal pencil

kırmızı kalem

kırmızı kalem

meşin kalem

mikro kalem

mürekkepli kalem

oluklu kalem

oluklu kalem gouge

pergel kalem

renkli kalem

The young child uses crayons to draw a picture. - Küçük çocuk bir resim çizmek için renkli kalem kullanmaktadır.

sabit kalem

indelible pencil

(Bilgisayar) sports pen

sürgülü kalem

propelling pencil

torna kalem takımı

tükenmez kalem

tükenmez kalem

tükenmez kalem

quill pen, quill

yolculuk kalem

(Bilgisayar) travel pen

yontmak (kalem)

ışıklı kalem

light gun, light pen

Turkish - Turkish

Definition of kalem in Turkish Turkish dictionary: Yazmak, çizmek gibi işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç: "Kâğıt, kalem, mürekkep, hepsi masanın üstündedir."- F. R. Atay; (Osmanlı Dönemi) İfâde. Üslub; (Osmanlı Dönemi) Yazı enva'ı; (Osmanlı Dönemi) Çiçek ve sâir hastalıklara karşı kullanılan aşıyı hâvi ufak şişe; (Osmanlı Dönemi) (C.: Aklâm) Kamış. Yazı için ucu inceltilen bir nevi ince ve sert kamış; (Osmanlı Dönemi) Yazı yazmak için kullanılan her türlü âlet; (Osmanlı Dönemi) Ağacı aşılamak için kullanılan ucu kalem gibi yontulmuş ince çöp; (Osmanlı Dönemi) Ok; (Osmanlı Dönemi) Resim. Nakış; (Osmanlı Dönemi) İnce boya, fırçası; (Osmanlı Dönemi) Mâden, taş ve tahta üzerinde oymak için ucu sivri çelik âlet; (Osmanlı Dönemi) Resmi dâirelerde kâtiplerin çalıştıkları oda; (Hukuk) Yazışmaların idare edildiği büro; bir resmi dairede yazılar ın yazıldığı ve gelen yazıların toplandığı yer; Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer; Bazı deyimlerde yazı; Aşı yapmak için ağaçtan kesilen ince çubuk; Osmanlı maliyesini meydana getiren dairelerden her biri; Çeşit; Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç. Çeşit, tür; Yazı; Yontma işlerinde kullanılan ucu sivri veya keskin araç; Yazmak, çizmek gibi işlerde kullanılan çeşitli biçimlerde araç; Tülbent vb. üzerine boya ile şekil koymaya yarayan ince fırça; Yazar; Bir listede yazılı olan şeylerin her biri; Resmî kuruluşlarda yazı işlerinin görüldüğü yer: "Bütün bizim kalem böyle, geçen gün de Sıtkı Efendi o kör herifin istifasını kaybetti."- M. Ş. Esendal
KALEM SURESİ: (Osmanlı Dönemi) Kur'an-ı Kerim'in 68. suresinin ismidir. Mekkîdir
Kalem 15: (Kuran) Ayetlerimiz ona okunduğu zaman: "Öncekilerin masalları" der
Kalem 16: (Kuran) Onun havada olan burnunu yakında yere sürteceğiz
Kalem 25: (Kuran) Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler
Kalem 28: (Kuran) Ortancaları: "Ben size Allah'ı anmanız gerekmez mi? dememiş miydim?" dedi
Kalem 29: (Kuran) Rabbimizi tenzih ederiz; doğrusu biz yazık etmiştik dediler
Kalem 3: (Kuran) Doğrusu sana kesintisiz bir ecir vardır
Kalem 30: (Kuran) Birbirlerini yermeye başladılar
Kalem 31: (Kuran) Sonra şöyle dediler: "Yazıklar olsun bize; doğrusu azgınlık edenlerdendik
Kalem 32: (Kuran) Belki Rabbimiz bize bundan daha iyisini verir; doğrusu artık, Rabbimizden dilemekteyiz
Kalem 33: (Kuran) İşte azap böyledir; ama ahiret azabı daha büyüktür; keşke bilseler! *
Kalem 34: (Kuran) Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, Rableri katında nimet cennetleri vardır
Kalem 35: (Kuran) Kendilerini Allah'a vermiş olanları hiç suçlular gibi tutar mıyız?
Kalem 36: (Kuran) Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
Kalem 37: (Kuran) Yoksa okuduğunuz bir kitabınız mı var?
Kalem 38: (Kuran) Seçtikleriniz herhalde orada olacaktır
Kalem 39: (Kuran) Yoksa aleyhimizde, kıyamet gününe kadar süregidecek ahidleriniz mi var ki, kendinize hükmettikleriniz sizin olacaktır?
Kalem 4: (Kuran) Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsindir
Kalem 40: (Kuran) Sor onlara: "Bunu kim üzerine alır?
Kalem 41: (Kuran) Yoksa onların ortakları mı vardır? Doğru sözlü iseler ortaklarını getirsinler
Kalem 44: (Kuran) Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız
Kalem 45: (Kuran) Onlara mehil veriyorum; doğrusu Benim tuzağım sağlamdır
Kalem 46: (Kuran) Yoksa, sen onlardan ücret istiyorsun da, ağır bir borç altında mı kalıyorlar? Elbette hayır
Kalem 47: (Kuran) Yoksa, gaybın bilgisi kendilerinin katında da onlar mı yazıyorlar?
Kalem 48: (Kuran) Sen Rabbinin hükmüne kadar sabret; balık sahibi (Yunus) gibi olma, o, pek üzgün olarak Rabbine seslenmişti
Kalem 49: (Kuran) Rabbinin katından ona bir nimet ulaşmasaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı
Kalem 52: (Kuran) Oysa Kuran, alemler için bir öğütten başka bir şey değildir. *
Kalem 7: (Kuran) Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapıtanları çok iyi bilir; O, doğru yolda olanları da çok iyi bilir
Kalem 8: (Kuran) Bundan böyle, yalanlayanlara aldırma
Kalem 9: (Kuran) (Onlar sana indirilen ayetlerden beğenmediklerini bırakman Sûretiyle senin) kendilerine yumuşak davranmanı isterler; böyle yapsan, onlar da seni över, yumuşak davranırlar
kalem açacağı: Kalemtıraş
kalem aşısı: Ucu kalem gibi kesilmiş çubukla yapılan ağaç aşısı
kalem beyi: Kalem efendisinden daha üst görevli
kalem efendisi: Kalemde çalışan görevli yazman, kâtip
kalem erbabı: Yazar
kalem işi: Elle yontularak veya çizilerek işlenmiş
kalem kavgası: Yazılarıyla birbirine sataşma, polemik
kalem kaşlı: İnce ve düzgün kaşlı
kalem kulaklı: Kulakları dik ve düzgün (at, geyik, vb.)
kalem kutusu: İçine kalem konulan küçük kutu
kalem kömürü: İyi cins mangal kömürü
kalem parmaklı: Parmakları uzunca, düzgün ve buruşuksuz
kalem pil: İnce, uzun ve küçük pil
kalem sahibi: İyi yazı yazabilen, edip
kalem şuarası: Divan şiiri tarzından etkilenen okuryazar halk şairi
kamış kalem: Yazı yazmak için kullanılan ince kamıştan yapılmış kalem
kara kalem: Kömür kalemiyle yapılan (resim)
kara kalem: Resim yapmada kullanılan kömür kalem
CEFFEL KALEM: (Hukuk) Bir kalemde, düşünmeden, hemen, birden
bir kalem: Aynı, benzer, tek tür
bir kalem: Bir an için
dolma kalem: İçine mürekkep doldurularak kullanılan yazı kalemi
kurşun kalem: Dışı tahta, içi grafitli kalem
kömür kalem: Füzen
sabit kalem: Kopya kalemi
tükenmez kalem: Ucunda küçük bir bilyası bulunan ve içi özel bir mürekkeple dolu ince bir borucuktan oluşan bir kalem türü, tükenmez

English - Turkish

Definition of kalem in English Turkish dictionary
kurşun kalem: Dışı genellikle tahta, içi grafitli kalem

kalem

Hyphenation

ka·lem

Pronunciation

Common Collocations

kalem ucu, kalem kutusu, kalem kutu

Resimler

Google Resimler

History

Favorites

iOS

Android

Windows

Blog

About Us

© 1999-2024 Sesli Sözlük™

20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. iOS, Android ve Windows mobil platformlarda online ve offline sözlük programları. Sesli Sözlük garantisinde Profesyonel çeviri hizmetleri. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz.