Those are the leftovers from lunch.
- Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.
You had better throw away leftovers.
- Kalanları atsan iyi olur.
You can have the rest.
- Kalanları alabilirsiniz.
Only half of all military planes can fight. The rest are used for other tasks.
- Askerî uçakların sadece yarısı savaşa katılabilir. Kalanlar ise başka görevler için kullanılır.
Please, remember those words for the rest of your life.
- Lütfen hayatınızın geriye kalanı için bu kelimeleri hatırlayın.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
- Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
Now clean up any residual dust.
- Şimdi kalan tozu temizleyin
There was only a little milk left in the bottle.
- Şişe içinde kalan sadece bir miktar süt vardı.
If there is any left, give me some.
- Kalan varsa, bana biraz ver.
The existence of nation-states gave Europe a great advantage over the rest of the world.
- Ulus devletlerin varlığı, dünya'nın geri kalanında Avrupa'ya büyük bir avantaj sağladı.
I drank the milk that was left over from breakfast.
- Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
You oughtn't to go out with the little boy remaining alone.
- Yalnız kalan küçük çocukla dışarı çıkmamalısın.
Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve birkaç içki için dışarı gidelim.
Those are the leftovers from lunch.
- Şunlar öğle yemeğinden kalanlar.
Tom ate the leftover pizza for breakfast.
- Tom kahvaltı için kalan pizayı yedi.
Tom has three surviving children.
- Tom'un hayatta kalan üç çocuğu var.
Five hundred soldiers were sent to the city, with less than half of them surviving.
- Onların yarısından daha az sağ kalanı ile beş yüz asker şehre gönderildi.
Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
- Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
- Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
- Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
- Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.