kal

listen to the pronunciation of kal
Turkish - English
word, talk
{f} remain

Words fly away, the written remains. - Söz uçar, yazı kalır.

Words fly, texts remain. - Söz uçar, yazı kalır.

devolve
hover over
{f} stay

He stayed in New York for three weeks. - O, üç hafta New York'ta kaldı.

I'd like to stay one more night. Is that possible? - Bir gece daha kalmak istiyorum. Mümkün mü?

{f} staying

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

I'm now staying at my uncle's. - Şu an amcamın evinde kalıyorum.

{f} remaining

There were few students remaining in the classroom. - Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.

Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks. - Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.

snub
remains

The problem remains to be solved. - Sorun çözülmeden kalır.

He remains calm in the face of danger. - O, tehlike karşısında sakin kalır.

kal'e almak
take into consideration

Çocukların isteklerini kal'e almadılar.

kal;
Stay
kaldırma. kal' etme
removal. Stay 'to
kal etmek
to smelt
kal ocağı
refinery
kal ocağı
refining furnace
kal ocağı
smelting furnace
kal potası
cupel
hoşça kal
goodbye

I've come to say goodbye. - Hoşça kal demek için geldim.

Tom said goodbye to Mary. - Tom Mary'ye hoşça kal dedi.

nefessiz kal
wind
yerinde kal
(Bilgisayar) don't move
bensiz mutluysan hep öyle kal
If you happy without so you always be
esen kal
Stay blowing
hoşça kal!
bye!
sevgiyle kal
stay with love
Hoşça kal!
Goodbye!, Bye-bye!, Bye!, Ta-ta, Cheerio, Cheers
birlikte kal
kept together
hep böyle kal
clean living
hoşça kal/kalın! Bye!/Take it easy!/Brit. Cheers!
(said by the one who is leaving)
temiz kal
clean living
English - English
Era
Strife
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) (A, uzun okunur) Söz
Bir düşünceyi anlatabilmek için art arda söylenen kelime dizisi
Koparma, sökme
Söz, lakırtı, laf
(Osmanlı Dönemi) bir şeyi kökünden çekip koparmak, azletmek
çekirge
Maden külçelerinin eritilip arındırılması
Laf, söz
Söz, lakırdı, laf
Koparma, sökme, kökünden söküp atma
Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi
Söz laf
(Osmanlı Dönemi) söz
KAL U KÎL
(Osmanlı Dönemi) Dedi denildi şeklindeki nakiller
KAL'
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyi kökünden çekip koparmak
KAL'
(Hukuk) Sökme, sökülme, ortadan kaldırma
KAL'
(Osmanlı Dönemi) Azletmek. Bir tarafa ayırmak.(... İşte bak: şu cezire-i vasiada vahşi ve âdetlerine mutaassıb ve inadcı muhtelif akvamı ne çabuk âdât ve ahlâk-ı seyyie-yi vahşiyanelerini def'aten kal' u ref' ederek bütün ahlâk-ı hasene ile teçhiz edip bütün âleme muallim ve medeni ümeme üstad eyledi... M.N.)
KAL'
(Osmanlı Dönemi) Kendisinden iyi kalay çıkan maden
KAL'A
(Osmanlı Dönemi) Çobanın çantası
KAL'A
(Osmanlı Dönemi) Hurma ağacının dibinden kesilen taze fidan
KAL'A
(Osmanlı Dönemi) Kale. Eskiden yapılan büyük merkezlerin ve şehirlerin bulunduğu etrafı duvarlarla çevrili ve düşmanın hücumundan muhafaza edilen yüksek yerlerde inşa edilmiş yapı
kal'a
(Osmanlı Dönemi) kale
A'KAL
(Osmanlı Dönemi) En akıllı. Pek akıllı. Daha akıllı
KIL Ü KAL
(Osmanlı Dönemi) (I ve A, uzun okunur) Dedikodu
KÎL U KAL
(Osmanlı Dönemi) Dedikodu
LÂYU'KAL
(Osmanlı Dönemi) Anlaşılmaz, akıl ermez. Akıl ile idrak olunmaz
MA'KAL
(Osmanlı Dönemi) Kale
MA'KAL
(Osmanlı Dönemi) (C: Meâkıl) Sığınacak ve saklanacak yer
MAYU'KAL
(Osmanlı Dönemi) Anlaşılır
evkemâ kâl
(Osmanlı Dönemi) söylediği gibi, söylendiği gibi, Hadîs-i Şerif lâfzı ile aynen nâkletmekte bir hatâ olma ihtimali üzerine, mesuliyetten kurtulmak için bu kelam söylenir. "Bu naklettiğim hadisin metinde yanlışım varsa, Peygamber (asm) aslında nasıl söylemiş ise aynen onu. kast ediyorum" demektir
English - Turkish
(Askeri) kritik unsurlar listesi (key assets list)
kal
History
Favorites