kakmak

Turkish - English

Definition of kakmak in Turkish English dictionary: to push, to prod; to drive in, to nail; to inlay; to tap (something) in; beetle; push; to push, give a push (to); inlay; embed; drive in; nail; prod; mount; bestud
kak: dried fruit
kakma: driving in
kakma: (İnşaat) indent
kakma: inlay
kakma: push
kakma: embossment
başına kakmak: to rub it in
başına kakmak: fling smth. in one's teeth
dünyaya kazık kakmak: to live to a ripe old age
itip kakmak: to push and shove, to hustle, to jostle
itip kakmak: shove
itip kakmak: rough
itip kakmak: jostle
itip kakmak: push around
itip kakmak: rough handle
kak: dried fruit; fruit pulp dried in sheets
kak: prov
kak: skin and bones, skinny, wizened
kak: inlay
kak: inlaid
kakma: inlaid
kakma: push, shove
kakma: push, shove; inlaying; driving in, nailing; inlay; inlaid
kakma: mounted
kakma: rush
kakma: enchase
kakma: marquetry
temel kakmak: to settle down in (a place) for good

English - English

Turkish - Turkish

Definition of kakmak in Turkish Turkish dictionary: İtmek, vurmak; Vurarak dar bir yere sokmak; Kakma yapmak; kakalamak
KAK: (Osmanlı Dönemi) Alaca karga
KAK: (Osmanlı Dönemi) Uzun, tavil
KAKMA: Kakmak işi
KAKMA: Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef gibi süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan
kak: Arap çöreği
kak: Zayıf ve kuru
kak: Elma, armut gibi meyvelerin kurutulmuşu
kak: Kaklık
kak: Kaya ve ağaç kovuklarında su birikintisi
kak: Arpa unundan yapılan ekmek
kak: Meyve kurusu
kak: Su birikintisi
kak: Zayıf ve cılız
kakma: Levhalara arkadan kakılıp, vurularak yapılan resim
kakma: Ahşap malzemede belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, süs malzemeleri kakılıp uturtularak yapılan süsleme
kakma: Büyük kaya çıkıntısı

kakmak

Hyphenation

kak·mak

History

Favorites