Turkish - English
Definition of kafes kafes in Turkish English dictionary
- 1. full of holes. 2. latticed
- kafes
- cage
The lions roared in their cages.
-Aslanlar kafeslerinde kükredi.
The tiger laid in the middle of the cage.
-Kaplan kafesin ortasına uzanmıştı.
- kafes
- lattice
- kafes
- (İnşaat) cell
- kafes
- grid
- kafes
- cradle
- kafes
- (Teknik,Televizyon) picture raster
- kafes
- the cooler
- kafes
- treillage
- kafes
- clink
- kafes
- (Teknik,Televizyon) raster
- kafes
- mesh
- kafes
- meshwork
- kafes
- laths
- kafes (pencere )
- trellis
- kafes devre
- lattice network
- kafes işi
- openwork
- kafes işi
- lathwork
- kafes palet
- (Askeri) box pallet
- kafes sabiti
- (İnşaat) lattice constant
- kafes teorisi
- lattice theory
- kafes yapı
- (İnşaat) lattice structure
- kafes yapımı
- (İnşaat) latticework
- kafes çit
- treillage
- sincap kafes
- squirrel cage
- kafes dövüşü
- Cage fighting
- kafes teli
- wire mesh
- aktif kafes
- active lattice
- alev koruyucu kafes
- (İnşaat) fireproof screen
- altın kafes
- gilded cage
- bilyalı kafes
- ball cage
- delikli kafes
- (İnşaat) perforated grill
- eksiksiz kafes
- complete lattice
- kafes
- framework (of a wooden building); skeleton (of a ship)
- kafes
- pen
- kafes
- cage, hutch; lattice; grating, grill; framework; jail, clink, the cooler, the can
- kafes
- lath
- kafes
- grille
- kafes
- grating
- kafes
- (atmaca) mew
- kafes
- cage; coop
- kafes
- grill
- kafes
- seraglio apartment in which an Ottoman prince was brought up in seclusion
- kafes
- slang confidence game, swindle
- kafes
- slang clink, jug, calaboose, lockup
- kafes
- (rulman) race(bearing)
- kafes
- lattice, latticework; wooden latticework screening the windows of old-style Turkish houses
- kafes
- (tavşan vb.) hutch
- kafes
- coop
The pigeon has flown the coop.
-Güvercin kafese uçtu.
- kafes
- jail
- kafes
- (pencere vb.) trellis
- kafes
- screened-off area reserved for women (in a mosque)
- kafes
- (rulman) cage (bearing)
- kafes
- birdcage
There's a parrot in the birdcage.
-Kuş kafesinde bir papağan var.
Tom made me a birdcage.
-Tom bana bir kuş kafesi yaptı.
- kafes (atmaca)
- mew
- kafes anten
- cage antenna
- kafes anten
- cage aerial
- kafes aralıkları
- lattice spacing
- kafes bağlama
- crib weir
- kafes bileşikleri
- (Kimya) clathrate compound
- kafes biçimi
- reticular
- kafes bobin
- cage coil, lattice coil
- kafes bobin
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) lattice coil
- kafes bobin
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) cage coil
- kafes boyutu
- lattice dimension
- kafes bölme
- mesh partition
- kafes demir direk
- lattice mast
- kafes dinamiği
- lattice dynamics
- kafes direk
- latticed column
- kafes direk
- lattice pole
- kafes direk
- lattice mast
- kafes dokuma
- (Tekstil) loosely woven cloth
- kafes dolgulu kapı
- mesh-core
- kafes duvar
- (İnşaat) honeycombed wall
- kafes elemanı
- member of truss
- kafes enerjisi
- lattice energy
- kafes filtre
- lattice filter
- kafes gibi
- 1. a mere skeleton. 2. loosely woven. 3. full of holes, riddled with holes
- kafes gibi
- latticelike
- kafes gölgelik
- interlaced fencing
- kafes iskelet
- (İnşaat) framed structure
- kafes işi
- trellis
- kafes işi
- fretwork, lathwork, latticework
- kafes işi
- latticework
- kafes işi
- fretwork
- kafes işi
- trelliswork
- kafes işi yapmak
- trellis
- kafes kemer
- latticed arch
- kafes kiriş
- laced beam
- kafes kiriş
- lattice beam
- kafes kiriş
- lattice beam, lattice girder
- kafes kiriş
- (İnşaat) flitch girder
- kafes kiriş
- trussed joist
- kafes kiriş
- lattice girder
- kafes kiriş
- latticed girder
- kafes kiriş
- lattice truss
- kafes kiriş dikmesi
- truss post
- kafes kiriş elemanı
- truss member
- kafes kiriş gövdesi
- truss web
- kafes kiriş çaprazı
- truss diagonal
- kafes kiriş çerçeve
- trussed frame
- kafes kiriş öğesi
- truss member
- kafes kirişi
- (İnşaat) lattice truss
- kafes kirişi
- (İnşaat) laced beam
- kafes kirişi
- (İnşaat) flitch girder
- kafes kirişli köprü
- lattice bridge
- kafes kule
- lattice tower
- kafes köprü
- truss bridge
- kafes laması
- lattice bar
- kafes mertek
- trussed rafter
- kafes parmaklık
- lattice fence
- kafes pencere
- lattice window
- kafes rotor
- cage rotor
- kafes sabitesi
- lattice constant
- kafes sargı
- cage winding
- kafes sargılı
- squirrel cage
- kafes saçağı
- (İnşaat) lattice fringe
- kafes somunu
- cage nut
- kafes strüktür
- latticed structure
- kafes süzgeç
- (Bilgisayar,Elektrik, Elektronik) lattice filter
- kafes tamiri repair made
- to the framework of a wooden building
- kafes tavuğu
- battery hen
- kafes tipi ayak
- truss-type leg
- kafes titreşimi
- lattice vibration
- kafes tutucu
- cradle spacer
- kafes yapı
- baywork
- kafes çatkı
- (İnşaat) cribwork
- kafes çatı
- baywork
- kafes çerçeve
- lattice frame
- kafes çit
- latticework fence
- kafes çubuğu
- frame bar
- kafes çubuğu
- lattice bar
- kafes çıtası
- (İnşaat) lattice bar
- kafes örgüsü
- openwork
- kafes ızgarası
- squirrel cage
- kafes şebeke
- lattice network
- kafes şeklinde
- lattice
- kalçaları yüksek göstermek için giyilen kafes
- pannier
- konsol kafes kirişli köprü
- (Askeri) cantilever truss bridge
- koruyucu kafes
- protective screen
- kuru kafes
- mere skeleton, skin and bones
- levha kafes
- unrolled mesh
- lineer kafes
- linear lattice
- makara ve kafes montaj grubu
- roller and cage assembly
- panjur kafes
- (İnşaat) louvered grill
- tel kafes
- wire nettings
- tel kafes
- wire mesh
- telli kafes
- wire-floored cage
- zincir kafes
- chain grate
- üst düzenli kafes
- (İnşaat) superlattice
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of kafes kafes in Turkish Turkish dictionary
- KAFES
- (Osmanlı Dönemi) Dışardan içerisi görünmesin diye, ince tahta çubuklarından yapılıp harem pencerelerine takılan siper
- KAFES
- (Osmanlı Dönemi) Tel, ince demir veya ağaç çubuklarından yapılan ve içine kuş ve saire konulan şey
- KAFES
- (Osmanlı Dönemi) Ahşap bir binanın kaplama ve sıvası olmaksızın direklerden ibaret taslağı
- kafes
- Vahşî hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme
- kafes
- Cami ve tekke gibi yerlerde kadınlara ayrılan yer
- kafes
- Vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölme. Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper: "Bahçeye, kafeslerde elenen solgun bir ışık vurmuş."- Y. Z. Ortaç
- kafes
- Hapishane
- kafes
- Ahşap yapıların direk ve çatmalardan oluşan kaplama tahtaları dışında kalan iskeleti
- kafes
- Aralıklı telden, metal veya ağaç çubuklardan yapılmış, genellikle taşınabilir koyacak
- kafes
- Ahşap ve çubuklarla yapılan ve pencerelere takılan siper
- kafes
- Çapraz çubuklarla ve aralıklı olarak yapılmış, pencerelere takılan siper
- kafes teli
- Tel çitlerde kullanılan veya bir makine aracılığıyla kafes yapımında gerekli olan ince, galvanizli tel
- tel kafes
- Tellerle örülmüş kafes
Related Terms
kafes kafes
Hyphenation
ka·fes ka·fesPronunciation
Resimler
History
Favorites