Iran balks at release of American woman.
- İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
She is a selfish woman.
- O bencil bir kadındır.
The qipao is a classic female garment that originated in 17th century China.
- Qipao 17.yüzyıl Çin'inde yaratılmış klasik kadın giysisidir.
The patients in this study consisted of 30 males and 25 females.
- Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.
Japanese women carry their babies on their backs.
- Japon kadınları bebeklerini sırtlarında taşırlar.
The women really gave it their utmost.
- Kadınlar gerçekten ellerinden geleni yaptılar.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
One out of 455 women doesn't realize she's pregnant until the twentieth week of pregnancy.
- 455 kadından bir kadın gebeliğinin yirminci haftasına kadar hamile olduğunu fark etmez.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
This girl has become a woman.
- Bu kız bir kadın oldu.
Women and girls would cross over the street rather than meet him.
- Kadınlar ve kızlar onunla karşılaşmaktansa caddeyi geçmeyi tercih ederler.
I'm a married woman now.
- Ben şimdi evli bir kadınım.
I'd never go out with a married woman!
- Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!
Mary is one of the most beautiful women I've ever met.
- Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.
Tom falls in love with every woman he meets.
- Tom tanıştığı her kadına âşık olur.
That woman must be his wife.
- Şu kadın onun karısı olmalı.
Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İş yerindeki adamların karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyuncaya kadar bekle.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear.
- Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.
Mary is a femme fatale.
- Mary bir baştan çıkaran kadın.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.