kadınca

listen to the pronunciation of kadınca
Turkish - English
womanly
womanly, in a womanly manner
womanlike
unmanly
womanly, feminine
feminine
wifely
kadın
woman

Excuse me, who is this woman? - Afedersiniz, bu kadın kim?

Where did you see the woman? - Kadını nerede gördün?

kadın
female

He wanted female companionship. - O kadın arkadaşlık istedi.

Do you prefer a male or female doctor? - Erkek mi yoksa kadın bir doktoru mu tercih edersiniz?

kadınca olmayan
unwomanly
kadınca olmayış
unwomanliness
kadın
women

Women didn't care for him. - Kadınlar ondan hoşlanmadılar.

Many young women in their 20s plan to go abroad during their summer holidays. - Yirmili yaşlarda birçok geç kadın yaz tatilleri esnasında yurt dışına gitmeyi planlıyorlar.

kadın
broad
kadın
{i} she

She kept her valuables in the bank for safety. - Güvenlik için kadın, değerli şeylerini bankada sakladı.

She is a selfish woman. - O bencil bir kadındır.

kadın
{i} hen

I was looking at a pretty hen. - Ben güzel bir kadına bakıyordum.

kadın
{i} Jane
kadın
girl

The little girl grew into a beautiful woman. - Küçük kız güzel bir kadın oldu.

The girl has grown into a slender woman. - Kız ince belli bir kadın haline geldi.

kadın
married woman

Tom continued his relationship with that married woman. - Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.

I'm a married woman now. - Ben şimdi evli bir kadınım.

kadın
eve

Mary is one of the most beautiful women I've ever met. - Mary, şimdiye kadar tanıştığım en güzel kadınlarından biridir.

Tom thinks that women always tell their best friends everything. - Tom kadınların her zaman her şeyi en iyi arkadaşlarına söylediklerini düşünüyor.

kadın
wife

He left his wife and shacked up with a woman half her age. - O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

That woman is his wife, I think. - Sanırım, o kadın onun karısıdır.

kadın
petticoat
kadın
lady

The lady dressed in white is a famous actress. - Beyaz elbiseli kadın, ünlü bir aktristir.

That poor lady is disabled. - Şu zavallı kadın engelli.

kadın
bird
kadın
skirt

At mosques, scarves, skirts and cardigans are offered for women to wear. - Camilerde kadınlar için örtü, etek ve hırka bulunur.

kadın
femme

Mary is a femme fatale. - Mary bir baştan çıkaran kadın.

kadın
moll
kadın
the woman
kadın
(Argo) pussy
kadın
dame
kadın
lady's

The lady's wish is my command. - Kadının isteği benim emrimdir.

kadın
good at housekeeping
kadın
feme
kadın
gyno
kadın
distaff
kadın
gynous
kadın
prov. a title used after the names of older women
kadın
woman; married woman; lady; servant; female
kadın
(Konuşma Dili) cleaning woman; maid
kadın
woman who has lost her virginity
kadın
womenfolk
kadın
womankind
kadın
drag
kadın
ma
Turkish - Turkish
Kadına yakışır (biçimde)
KADINCA
Kadına yakışır biçimde: "... susması daha kadınca, daha insanca olurdu."- S. F. Abasıyanık
KADINCA
Kadın gibi, kadına benzer
Kadın
karı
Kadın
eksikli
Kadın
bayan
Kadın
dişi
Kadın
hatun
Kadın
eksik etek
Kadın
(Hukuk) ZENNİ
Kadın
avrat
Kadın
zen
kadın
Bayan anlamında kullanılan bir unvan
kadın
Tahta kab
kadın
Bayan: "Hintli kadın toplantıyı renklendirmek için, herkesin kendisine bazı şeyler sormasını teklif ediyordu."- B. Felek
kadın
Hizmetçi
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı: "Yanlarında, kendileriyle ahbaplık edecek dostlar, hizmetlerine koşacak kadınlar veya erkekler görmek isterler."- A. Ş. Hisar
kadın
Dişi cinsten erişkin insan, erkek veya adam karşıtı
kadın
Evlenmiş kız
kadın
Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri olan
kadınca
Favorites