Excuse me, who is this woman?
- Afedersiniz, bu kadın kim?
Iran balks at release of American woman.
- İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
She will be the first female Japanese astronaut.
- O ilk Japon kadın astronot olacak.
He wanted female companionship.
- O kadın arkadaşlık istedi.
Tom continued his relationship with that married woman.
- Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.
They have played heroines.
- Onlar kadın kahramanları oynadılar.
The actress said that she was engaged to a banker.
- Kadın oyuncu, bir bankerle nişanlandığını söyledi.
Tom fell in love with a young actress.
- Tom genç bir kadın oyuncuya aşık oldu.
The policewoman directed traffic.
- Kadın polis trafiği yönetti.
She shot a warm smile at the old lady.
- O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
She walked with her head down like an old woman.
- O, yaşlı bir kadın gibi başını eğip yürüdü.
That poor lady is disabled.
- Şu zavallı kadın engelli.
The thief disguised himself as an old lady.
- Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
The lady's wish is my command.
- Kadının isteği benim emrimdir.
I was looking at a pretty hen.
- Ben güzel bir kadına bakıyordum.
She's married to a misogynist.
- O bir kadın düşmanıyla evli.
He awarded the poetess.
- O, kadın şairi ödüllendirdi.
Do you know any poetesses?
- Herhangi bir kadın şair tanıyor musun?
The widow was dressed in black.
- Dul kadın siyah giyinmişti.
The widow suffered from stomach cancer.
- Dul kadın mide kanserinden muzdarip.
Mary is a fortune teller.
- Mary bir falcı kadın.
Mrs. Smith was a famous beauty.
- Bayan Smith ünlü bir güzel kadındı.