This is completely unacceptable.
- Bu tamamen kabul edilemez.
I think that's unacceptable.
- Onun kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
He didn't agree to my proposal.
- Teklifimi kabul etmedi.
The girl's parents agreed to her request.
- Kızın ebeveynleri onun ricasını kabul etti.
Tom admitted his mistake.
- Tom hatasını kabul etti.
Tom admitted to spilling the red wine.
- Tom kırmızı şarabı döktüğünü kabul etti.
The professor I was arguing with finally conceded and said I was right.
- Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.
The accountant would not concede the mistake.
- Muhasebeci hatayı kabul etmezdi.
They agreed to work together on the project.
- Projede birlikte çalışmayı kabul ettiler.
President Roosevelt agreed to help.
- Başkan Roosevelt yardım etmeyi kabul etti.
In brief, you should have accepted the responsibility.
- Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
I accepted her invitation.
- Onun davetini kabul ettim.
In brief, you should have accepted the responsibility.
- Kısacası, sorumluluğu kabul etmeliydin.
They accepted her as the city's best doctor.
- Onlar onu şehrin en iyi doktoru olarak kabul ettiler.
The professor I was arguing with finally conceded and said I was right.
- Tartıştığım profesör sonunda haklı olduğumu kabul etti.