She wrinkled her brows.
- O, kaşlarını kırıştırdı.
Her brow was beaded with perspiration.
- Kaşı terden dolayı boncuk boncuk olmuştu.
He showed his disapproval by raising an eyebrow.
- Kaşını kaldırarak onaylamadığını gösterdi.
He's got the biggest eyebrows I've ever seen.
- O, şu ana kadar gördüğüm en büyük kaşlara sahip.