Don't miss out on this opportunity.
- Bu fırsatı kaçırmayın.
To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping.
- Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
- Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
He does not pass up any opportunity to meddle in other people's business.
- O diğer insanların işine karışma fırsatını kaçırmaz.
I can't pass up this chance.
- Bu fırsatı kaçıramam.
Don't throw away a good opportunity.
- Güzel bir fırsatı kaçırma.
Investigators foiled a plot to hijack an airplane.
- Müfettişler bir uçak kaçırma planını bozdular.
In a desperate attempt to escape, Tom hijacked a school bus but was quickly captured by the police.
- Kaçmak için olan umutsuz bir girişimde, Tom okul otobüsünü kaçırdı ama polis tarafından çabucak yakalandı.
Does Tom really believe that Mary was abducted by aliens?
- Tom gerçekten Mary'nin uzaylılar tarafından kaçırıldığına inanıyor mu?
She was abducted by aliens from the planet Tatoeba.
- Uzaylılar tarafından Tatoeba gezegeninden kaçırıldı.
Tom smuggled a bottle of whiskey into Mary's hospital room.
- Tom Mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı