kızı

listen to the pronunciation of kızı
Turkish - English
daughter

I'm Helen Cartwright's daughter. - Ben, Helen Cartwright'ın kızıyım.

She has a daughter whose name is Mary. - Onun Mary adında bir kızı var.

daughter language
A female descendant
One’s female child

The Chinese and Indians say all too often: I want a son, not a daughter.

{n} a female child, a female penitent
corka [TSOOR-ka] It looks like cork But its pronunciation is closer to the word "son", and this multileveled parallelism can aid recall of this word Date of entry: 7 April 2000
A nucleus formed by the radioactive decay of a different (parent) nuclide
{i} female offspring, female descendant, female child
Someone's daughter is their female child. Flora and her daughter Catherine. the daughter of a university professor I have two daughters. someone's female child
1 feminine child part within self 2 nature of relationship with daughter or someone in that role
n anak perempuan (anak)
{s} created or developed from something else; (Biology) of or pertaining to a cell or organism resulting from division (i.e.: daughter cell)
The product formed by the decay of a radionuclide; usually a new element
A son's wife; a daughter-in-law
a female human offspring; "her daughter cared for her in her old age
a female human offspring; "her daughter cared for her in her old age"
One's female child
A female descendant; a woman
The female offspring of the human species; a female child of any age; applied also to the lower animals
A term of address indicating parental interest
kız
girl

I sometimes wonder if I am a girl. - Bazen bir kız mıyım diye merak ediyorum.

Betty is a pretty girl, isn't she? - Betty güzel bir kızdır, değil mi?

kızı vermek
(Dilbilim) give away
kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya varır/kaçar, ya zurnacıya
(Atasözü) If you let a young girl decide for herself whom she'll marry, she'll pick someone unsuitable
kızı kısrağı
(someone's) wife, daughter, and all his female relations
kız
{i} bird

This little girl let the birds escape. - Bu küçük kız kuşların kaçmasına izin verdi.

The girl let the bird loose. - Kız kuşu serbest bıraktı.

kız
daughter

He was impatient to see his daughter. - Kızını görmek için çok sabırsızdı.

The Joneses love their daughter. - Joneslar kızlarını sever.

amca kızı
cousin
dayı oğlu/kızı
cousin
deniz kızı
(Mitoloji) nixe
deniz kızı
(Mitoloji) nixie
hala kızı
cousin
kız
judy

That girl who has long hair is Judy. - Uzun saçlı o kız Judy'dir.

That girl whose hair is long is Judy. - Saçı uzun olan kız Judy.

kız
skirt

The girls wore grass skirts and had flowers around their necks. - Kızlar çim etekler giyiyordu ve boyunlarında çiçekler vardı.

Do those girls wear white skirts? - O kızlar beyaz etek mi giyiyor?

kız
queen

There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter. - Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.

I've got a queen of hearts. - Benim bir kupa kızım var.

teyze oğlu/kızı
cousin
kız
resent

There was enormous resentment over high taxes. - Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.

They may feel some resentment. - Biraz kızgınlık hissedebilirler.

kız
lass
kız
bridle up
kız
wench
kız
picture card
kız
virgin

I want to marry a virgin girl. - Bakire bir kızla evlenmek istiyorum.

In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped. - Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.

kız
bridle at
kız
puss
cennet kızı
haven girl
ermeni kızı
Armenian girl
kız
gırl

He married a Canadian girl. - O, Kanadalı bir kızla evlendi.

Betty is a pretty girl, isn't she? - Betty güzel bir kızdır, değil mi?

kız
country girl
kız
girl's
teyze kızı
her aunt
amca kızı
daughter of one's father's brother, cousin
anasının kızı
a daughter just like her mother
deniz kızı
siren
havva kızı
daughter of Eve
kadı kızı Kadire, geldi çıktı sedire
(Konuşma Dili) She thinks she's too good to help with the work
kapak kızı
cover girl
kardeş kızı
niece
kupa kızı
queen of hearts
kız
chick

I like roast chicken. - Fırında kızartılmış tavuğu severim.

Dad uses fire to roast a chicken. - Babam tavuk kızartmak için ateş kullanır.

kız
female

Since 1990, eleven female students received the award. - 1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.

That female student is American. - O kız öğrenci Amerikalıdır.

kız
(iskambil) queen
kız
Miss

I'm beginning to miss my girlfriend. - Kız arkadaşımı özlemeye başlıyorum.

In November of 1996, Mars Global Surveyor began a 10 month mission to the Red Planet. - Mars Global Surveyor Kasım 1996'da kızıl gezegene olan 10 aylık bir göreve başladı.

kız
maid

Mary went back to using her maiden name. - Mary tekrar kızlık adını kullanmaya başladı.

The maid gave up her job. - Hizmetçi kız, işinden ayrıldı.

kız
maiden

What's your wife's maiden name? - Karınızın kızlık soyadı nedir?

Mary's maiden name is Jackson. - Mary'nin kızlık soyadı Jackson'dur.

kız
virgin, maiden
kız
lassie
kız
chicken

I saw a video of a man who can fry chicken without using tongs. - Maşa kullanmadan tavuk kızartabilen bir adamın videosunu izledim.

Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw. - Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.

kız
babe
kız
playing cards queen
kız
bunny

Mary wore bunny slippers. - Mary kız terlikleri giydi.

Tom gave his daughter a stuffed bunny. - Tom kızına bir doldurulmuş tavşan verdi.

kız
gal
kız
girl; daughter, girl; queen; virgin, maiden
kız
jenny
kız
colleen
kız
sheila
kız
jill

Jill is the only girl in our club. - Jill Kulübümüzde tek kız.

kız
demoiselle
maça kızı
queen of spades
maça kızı
the queen of spades
padişahın kızı
sultana
parti kızı
party girl
poster kızı
pin-up
poster kızı
pin-up girl
poster kızı
poster girl
revü kızı
show girl
revü kızı
hoofer
sokak kadını/kızı
streetwalker, hooker
sokak kızı
tart
torun kızı
great granddoughter
vaftiz kızı
goddaughter
yeğen kızı
grandniece
Turkish - Turkish

Definition of kızı in Turkish Turkish dictionary

Kız
bint
maça kızı
İskambil destesinde maça dizisinde yer alan kız
maça kızı
Bir tür iskambil oyunu
deniz kızı
Denize yakın kayalıklar üzerinde şarkı söyleyen, başı ve göğsü kadın biçiminde, belden aşağısı balık kuyruklu doğaüstü yaratık
kapak kızı
Resimli dergilerin kapak resimleri için poz veren genç kız
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından seslenilirken kullanılır
kız
Dişi
kız
Dişi çocuk
kız
Dişi cinsten birine daha yaşlı biri tarafından kullanılan bir seslenme sözü: "Sesleri işitiyor musun, kızım?"- F. R. Atay. İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
İskambil kâğıtlarında kız resimli kâğıt
kız
Dişi çocuk: "Düşüncesi bu noktaya gelince birdenbire Azize'nin küçük kızını hatırladı."- H. E. Adıvar
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire: "Bulursam namuslu bir kızla evleneceğim."- B. R. Eyuboğlu
kız
Cinsel ilişkide bulunmamış dişi, kız oğlan kız, erden, bakire
sokak kızı
bakınız: sokak kadını
kızı
Favorites