Definition of kıyı in Turkish English dictionary
- coast
The island is about two miles off the coast.
- Ada kıyıdan yaklaşık iki mil uzaklıktadır.
He visited the coast of South America in 1499.
- 1499 yılında Güney Amerika kıyısını ziyaret etti.
- shore
The ship made for the shore.
- Gemi kıyıya doğru gitti.
I saw a fishing boat about a mile off the shore.
- Ben, kıyıdan yaklaşık bir mil ötede bir balıkçı teknesi gördüm.
- brink
- edge
- shore, coast, seashore, coastline; (ırmak, göl) bank; seafront; edge, border, side
- border
The city lies on the border of the coastal area and the neighboring highland.
- Kent, kıyı bölgesi ve komşu dağlar arasındaki sınırda yer alıyor.
- seashore
The seashore looks particularly romantic in the moonlight.
- Deniz kıyısı özellikle ay ışığında romantik görünüyor.
- coastline
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
The long coastline of the city contains sand and gravel.
- Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.
- waterfront
- seafront
- water front
- bank
His house is on the bank of the river.
- Onun evi nehrin kıyısında.
We walked on the banks of the Thames.
- Thames'in kıyısında yürüdük.
- littoral
- waterside
- side
- inshore
- shore; coast; bank
- edge, side
- strand
- sea coast
- seaboard
- beach
I live near the sea so I often go to the beach.
- Deniz kıyısında yaşadığım için sık sık plaja giderim.
The coast of the French Riviera has very beautiful beaches.
- Fransız Rivierası kıyısının çok güzel plajları vardır.
- ashore
Tom said he won't go ashore.
- Tom kıyıya gitmeyeceğini söyledi.
The swimmer, Cindy Nicholas, barely made it ashore at Dover at the end of the exhausting swim, but a spokesman from the Channel Swimming Association announced that she was in very good shape.
- Yüzücü, Cindy Nicholas, yorucu bir yüzmenin sonunda zorlukla Daver'de kıyıya vardı fakat Kanal Yüzme Derneğinden bir sözcü onun çok iyi bir durumda olduğunu duyurdu.
- foreshore
- kıyı gölü
- lagoon
- kıyı alanı
- (Askeri) coastal area
- kıyı başı
- (Askeri) beachhead
- kıyı boyu
- (Askeri) longshore
- kıyı boyunca
- (Askeri) along shore
- kıyı bölgeleri
- coastal regions
- kıyı bölgesi
- (Askeri) coastal zone
- kıyı bölgesi
- seaboard
- kıyı dili
- (Coğrafya) sand bar
- kıyı dili
- (Coğrafya) spit
- kıyı emniyeti
- coast guard
- kıyı etkisi
- edge effect
- kıyı kanunu
- (Kanun) coastal law
- kıyı kenti
- coastal city
- kıyı kordonu
- sandbar
- kıyı koşarı
- stilt
- kıyı kuşağı
- coastline
- kıyı oku
- (Askeri) spit
- kıyı postası
- (Askeri) beach party
- kıyı radarı
- shore based radar
- kıyı suları
- (Politika, Siyaset) coastal water
- kıyı turizmi
- (Turizm) coastal tourism
- kıyı yapıları
- (Askeri) coastal structures
- kıyı yapıları
- offshore structures
- kıyı çizgisi
- (Askeri) coastline
- kıyı çizgisi
- (Askeri) shoreline
- kıyı çizgisi
- (Askeri) coast line
- kıyı çizgisi
- (Askeri) coastal line
- kıyı şeridi
- coastal strip
- kıyı şeridi
- (Turizm) coastal band
- kıyı erozyonu
- Coastal erosion
The heavy storm contributed to the coastal erosion.
- Kıyı lojistik destek kıt'ası deniz birliği
- (Askeri) beachmaster unit
- kıyı akıntısı
- coastal current, littoral current
- kıyı akıntısı
- longshore current
- kıyı akıntısı
- littoral flow
- kıyı akıntısı
- coastal current
- kıyı akıntısı
- long-shore current
- kıyı akıntısı
- littoral current
- kıyı arayüz birimi
- (Askeri) beach interface unit
- kıyı arkası
- (Askeri) back beach
- kıyı atış kontrol müfrezesi
- (Askeri) shore fire control party
- kıyı balıkçılı
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: balıkçıllar,balıkçılgiller) Western reef heron
- kıyı balıkçılığı
- ground fishing
- kıyı balıkçılığı
- inshore fishing
- kıyı balıkçılığı
- coastal fishing
- kıyı bankacılığı
- (Hukuk) off-shore banking
- kıyı birliği
- (Askeri) shore compound
- kıyı boyu
- coastline
- kıyı boyu limanlar arasında ticaret yapmak
- coast
- kıyı boyunca
- coastwise
- kıyı boyunca işleyen ticari gemi
- coaster
- kıyı boyunda
- along the seashore
- kıyı bölgesi
- littoral zone, seaboard
- kıyı destek bölgesi; tugay destek bölgesi/sahası
- (Askeri) beach support area; brigade support area
- kıyı devleti
- (Politika, Siyaset) coast state
- kıyı dili
- sandbar
- kıyı düzlüğü
- coastal plain
- kıyı ekolojisi
- coastal ecology
- kıyı ekolojisi
- seashore ecology
- kıyı engeli
- (Askeri) beach obstacle
- kıyı erozyonu
- stream bank erosion
- kıyı erozyonu
- shore erosion
- kıyı erozyonu
- beach erosion
- kıyı etkisi
- edge effect, shore effect
- kıyı fayı
- (Askeri) fault coast
- kıyı gemiciliği
- intracoastal navigation
- kıyı genişliği
- (Askeri) beach width
- kıyı gerisi
- (Askeri) backshore
- kıyı geçidi
- (Askeri) beach exit
- kıyı grubu
- (Askeri) beach group
- kıyı harekat grubu
- (Askeri) beach operations group
- kıyı hattı
- (Askeri) shore line
- kıyı hendeği
- (Askeri) coastal dike
- kıyı ile ilgili
- coastal
- kıyı ini
- (Jeoloji) littoral cave
- kıyı ini
- (Jeoloji) sea cave
- kıyı kaplaması
- bank revetment
- kıyı kayması
- slip of the bank
- kıyı kesimi
- sea front
- kıyı kesimi
- (Denizbilim) coastal department
- kıyı klerans birliği
- (Askeri) beach clearance unit
- kıyı konvoyu
- (Askeri) coastal convoy
- kıyı kordonu
- littoral cordon, sandbar
- kıyı koruma
- shore protection
- kıyı koruması
- coast protection
- kıyı koruması
- (Askeri,Çevre) coastal protection
- kıyı koşarı
- (kuş) stilt
- kıyı koşarı
- stilt bird
- kıyı kumulu
- coastal sand dune
- kıyı kumulu
- coastal dune
- kıyı kurtarma
- (Askeri) coastal aids
- kıyı kırılması
- (Askeri) coastal refraction
- kıyı limanı
- (Askeri) coastal harbour
- kıyı mevzuatı
- (Kanun) legislation concerning border
- kıyı mimarisi
- seaside architecture
- kıyı noktası
- (Matematik) frontier point
- kıyı oku
- spit (of land)
- kıyı ormanı
- (Askeri) coastal forest
- kıyı ortamı
- littoral environment
- kıyı postası grubu
- (Askeri) beach party group
- kıyı postası timi
- (Askeri) beach party team
- kıyı profili
- (Askeri) beach profile
- kıyı resifi
- (Coğrafya) fringing reef
- kıyı rotası
- (Askeri) coastal route
- kıyı römorkörü
- (Askeri) tug boat
- kıyı savunması
- (Askeri) beach defence
- kıyı sedimanı
- (Askeri) coastal sediment
- kıyı seti
- (Askeri) coastal levee
- kıyı seyri
- objectiveness
- kıyı seyri
- coasting
- kıyı sisi
- (Askeri) shore fog
- kıyı su bendi
- (Coğrafya) coastal watershed
- kıyı suları
- coastal waters
- kıyı suları deniz altı harp grubu
- (Askeri) inshore undersea warfare group
- kıyı sıra hugging
- the shore, following the coastline, inshore
- kıyı taraçası
- (Çevre) coastal terrace
- kıyı teknesi
- (Askeri) coasting vessel
- kıyı ticareti
- (Ticaret) intercoastal trade
- kıyı ticareti
- (Hukuk) coastal trade
- kıyı tipi
- (Askeri) beach type
- kıyı topçusu
- (Askeri) coastal artillery
- kıyı topçusu
- (Askeri) coast artillery
- kıyı topçusu
- (Askeri) seacoast artillery
- kıyı trafiği
- (Askeri) coastwise traffic
- kıyı uçurumu
- (Askeri) coastal cliff
- kıyı yakınında
- inshore
- kıyı yoketme birliği
- (Askeri) beach termination unit
- kıyı yönetimi
- (Askeri) coastal management body
- kıyı yükleme ve boşaltma layterleri kontrol noktası
- (Askeri) beach lighterage control point
- kıyı çukuru
- roadside ditch
- kıyı çulluk
- (Tabiat Doğa) (kuş, Fam: çullukgiller) [syn.: kıyı çulluk, çamur kuşu] black-tailed godwit
- kıyı üssü
- (Askeri) shore compound
- kıyı şehri
- coastal town
- kıyı şeridi
- shoreline
- kıyı şeridi
- coastline
Many locations, despite being situated near coastlines, have fairly extreme climates.
- Birçok yer, kıyı şeridine yakın olmalarına rağmen oldukça ekstrem iklimlere sahiptir.
The long coastline of the city contains sand and gravel.
- Kentin uzun kıyı şeridi kum ve çakıl içerir.
- kıyı şeridi
- seaboard
- kıyıya yakın adalar dizisi ve kıyı takım adaları
- (Hukuk) coastal archipelagos
- turkuaz kıyı
- turquoise coast
- yakın kıyı
- (Askeri) nearshore
- kıyı şeridi
- beach
- alay kıyı başı
- (Askeri) regimental beachhead
- alçak kıyı
- low coast
- batık kıyı
- submerged shoreline
- beton kıyı
- (Askeri) hard beach
- deniz kuvvetleri kıyı grubu
- (Askeri) naval beach group
- deniz kıyı harbi
- (Askeri) naval coastal warfare
- deniz kıyı harbi komutanı
- (Askeri) naval coastal warfare commander
- enine kıyı
- transverse coast
- güvenlik ve trafiğe askeri yardım; seyyar kıyı destek terminali
- (Askeri) military assistance to safety and traffic; mobile ashore support terminal
- hafif kıyı gemisi
- (Askeri) lighter aboard ship
- kaya döküntülü kıyı
- reef
- kaya döküntülü kıyı
- rock reef
- kumlu kıyı
- (Askeri) sandy coast
- lojistik kıyı harekatı
- (Askeri) over the beach operations
- muharebe yönetimi ; Kıyı lojistik destek kıt'ası deniz birliği komutanı
- (Askeri) battle management; beachmaster
- müşterek lojistik kıyı harekatı
- (Askeri) joint logistics over-the-shore
- radar sinyali; kısa menzilli kıyı veya nehir botu
- (Askeri) radar beacon; short-range coastal or river boat
- rialı kıyı
- ria coast
- seyyar kıyı deniz altı harbi
- (Askeri) mobile inshore undersea warfare
- seyyar kıyı deniz altı harp birliği
- (Askeri) mobile inshore undersea warfare unit
- suların en alçak olduğu zamandaki coğrafi kıyı çizgisi
- (Hukuk) low-water mark
- suların çekildiği kıyı
- foreshore
- yüksek kıyı
- (Coğrafya) high coast